Türkiye’de Kanuni Faiz Oranlarının Gelişimi ve 2024 Güncellemeleri
Kanuni faiz, yasalar tarafından belirlenen ve belirli durumlarda ödenmesi gereken faiz oranıdır. Faiz oranlarıyla ilgili özel bir düzenleme bulunmadığında veya sözleşme ile daha yüksek bir oran belirlenmemişse, yasal faiz oranı uygulanır. Bu yazıda, Türkiye’de kanuni faiz oranlarının tarihsel gelişimini ve 1 Haziran 2024’te yürürlüğe giren yeni düzenlemeyi ele alacağız.
3095 Sayılı Kanundan Önceki Dönem
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Faiz” başlıklı 72’nci ve “Geçmiş Günler Faizi” başlıklı 103’üncü maddeleri kanuni faiz oranlarını yüzde beş olarak belirlemiştir. Ticari işlerde de Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu’na atıfta bulunarak aynı oranı kullanmıştır.
3095 Sayılı Kanun Sonrası (19.12.1984 – 31.12.1997)
3095 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle faiz oranları Bakanlar Kurulu’nun yetkisine bırakıldı. Bu dönemde yasal faiz oranı yıllık yüzde otuz olarak belirlenmiş ve Bakanlar Kurulu’nun bu oranı yüzde seksene kadar artırma veya azaltma yetkisi bulunmaktaydı.
1.01.1998 – 31.12.1999 Dönemi
Bakanlar Kurulu’nun 1997 tarihli kararı ile yasal faiz oranı yüzde otuzdan yüzde elliye çıkarıldı. Bu dönemde ticari temerrüt faiz oranı ise Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için açıkladığı reeskont faiz oranları üzerinden hesaplanmıştır.
4489 Sayılı Kanun Sonrası (01.01.2000 – 21.04.2005)
Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile 3095 sayılı Kanun’un faiz oranlarını değiştirme yetkisi iptal edilerek, bu oranlar Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranlarına bağlandı. Bu dönemde yasal faiz oranları yıllık olarak belirlendi ve çeşitli tarihlerde değişiklikler yapıldı.
5335 Sayılı Kanun Sonrası (01.05.2005 – Günümüz)
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarının ardından, 5335 sayılı yasa ile faiz oranlarını belirleme yetkisi yeniden Bakanlar Kurulu’na verildi. Bakanlar Kurulu bu yetkiyle yasal faiz oranını önce yüzde 12’ye, ardından yüzde 9’a düşürdü ve bu oran 1 Ocak 2006’dan itibaren sabit kaldı.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120. maddeleri, faiz ödeme ve temerrüt faiz oranlarının belirlenmesinde uygulanacak kuralları düzenlemektedir. Buna göre, faiz oranları sözleşmede belirlenmemişse, yasal faiz oranları geçerli olacaktır.
1 Haziran 2024’ten İtibaren Geçerli Olan Kanuni Faiz Türkiye’de Nasıl Uygulanacak?
20 Mayıs 2024 tarihli ve 8485 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 1 Haziran 2024 tarihinden itibaren yasal faiz oranı yıllık yüzde 24 olarak belirlenmiştir. Bu yeni faiz oranının uygulama şekli ve kapsamı, özellikle 1 Haziran 2024 öncesinde ve sonrasında başlayan yasal süreçler açısından önemli değişiklikler getirmektedir. İşte bu yeni düzenlemenin detayları:
Yeni Faiz Oranının Uygulama Alanı
1 Haziran 2024 tarihinden itibaren başlatılacak tüm yasal işlemler için yıllık %24 oranında kanuni faiz uygulanacaktır. Bu, borçlu ve alacaklı arasındaki herhangi bir sözleşme ile belirlenmemişse veya kanunda aksi belirtilmemişse, yasal olarak belirlenen bu oran geçerli olacaktır.
Önceki Dönemde Başlayan Yasal Süreçler
1 Haziran 2024’ten önce başlatılmış ve hala devam eden yasal süreçlerde faiz oranının hesaplanması karmaşık olabilir. Yargıtay kararlarına göre, aşamalı faiz hesaplamaları yapılması gerekecektir. Bu durumda:
- 1 Haziran 2024 tarihine kadar olan dönem için %9 yasal faiz oranı uygulanacak.
- 1 Haziran 2024 tarihinden itibaren ise %24 yasal faiz oranı uygulanacak.
Bu tür aşamalı hesaplamalar, doğru yapılmadığı takdirde icra takiplerinde fazla hesaplanan faiz nedeniyle alacaklı aleyhine kararlar çıkmasına veya dava süreçlerinde kararın aleyhe gelmesine neden olabilir.
Bu kapsamda Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2007/7292 E., 2007/10159 K. Sayılı ilamında ‘’ …takip tarihi itibariyle yasal faiz oranı %12 olup, 01.01.2006 tarihinden itibaren %9 olarak uygulanması gerekeceği ve işlemiş faizinde 41,00 YTL olduğu bildirilmiştir.
Bu durumda, mahkemece takip talebinde ve icra emrinde takipten sonrası için istenen %35 yasal faiz oranının %12 ve değişen oranlarda uygulanması gerektiğine…‘’ şeklinde hüküm kurmuştur.
Kanun Değişikliği Gerekliliği
Yeni faiz oranının %24 olarak belirlenmesi, günümüzdeki enflasyon oranları göz önüne alındığında düşük bulunabilir. Ancak bu oran, 3095 sayılı Kanun kapsamında tanınan yasal sınırın en üst oranıdır. Bunun üzerinde bir oran belirlenebilmesi için kanun değişikliği gerekmektedir.
Sonuç
1 Haziran 2024 tarihinden itibaren geçerli olan yeni kanuni faiz oranı, borç ilişkilerinde önemli bir değişiklik getirmektedir. Bu yeni oran, ülkedeki ekonomik koşullar dikkate alındığında olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, özellikle önceki dönemde başlayan yasal süreçlerde uygulanacak faiz oranlarının doğru hesaplanması önem arz etmektedir. Bu sebeple, yasal süreçlerin takibinde avukatların ve hukuk danışmanlarının dikkatli olmaları gerekmektedir.
Bu düzenleme ile birlikte, borçlu ve alacaklı arasındaki ilişkilerin daha adil ve dengeli bir şekilde yürütülmesi hedeflenmiştir. Yine de, uygulamada karşılaşılabilecek olası sorunların çözümü için yasal düzenlemelerin dikkatle incelenmesi ve gerektiğinde yeniden düzenlenmesi gerekebilir.
STJ. AV. MUHAMMED BURAK ÇOBAN
Tam Yargı Davasının Süre Aşımından Reddi Yönünde Verilen Kararlarda Mahkemeye Erişim Hakkına Yönelik Katı Yorum İhlale Sebebiyet Verecektir
32573 sayılı ve 11.06.2024 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 13.02.2024 tarihli karar ile tam yargı davasının süre aşımından reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararıyla mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.
Başvurucular, tapu kayıtlarında “otel ve bunlara benzer misafir evi” ile “dükkân” olarak gösterilen taşınmazlarda bağımsız bölüm maliki olup bağımsız bölümünün bulunduğu binaların önünden geçen yola alt geçit-kavşak yapılmış ve projesi onaylanan alt geçit 21.11.2018 tarihinde hizmete açılmıştır.
Başvurucular, kendilerine ait olan, merkezî bir konumda bulunan taşınmazlarının yer aldığı bölgede araç park etme imkânının ortadan kalktığını, yaya yolunun daraltıldığını, kalabalığın azalması sonucu ticari potansiyelin düştüğünü ve taşınmazların değer kaybettiğini, zararı öğrendikleri tarihten itibaren de bir yıl içinde idari başvuruda bulunduklarını ifade etmiştir. Ancak başvuruya bir cevap verilmediğinden belediyenin zımnen ret işlemine karşı idare mahkemesi nezdinde tam yargı davası açılmıştır.
Mahkeme ise alt geçit-kavşak inşaatının sona erdiği ve alt geçit-kavşağın hizmete açıldığı 21.11.2018 tarihinden itibaren altmış gün içinde doğrudan dava açılması veya söz konusu Kanun’un 11. maddesi uyarınca idareye başvurulması gerektiği vurgulayarak bu süreler geçirildikten sonra idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine açılan tam yargı davasının İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 12.maddesi uyarınca süresinde olmadığı sonucuna varmıştır.
Ancak mahkeme kararında her ne kadar başvurucuların tazminini istediği zararın idari işlemden kaynaklandığı ve alt geçidin yapımı tamamlandıktan sonra ortaya çıktığı kabul edilmiş ise de başvurucuların ileri sürdüğü zararın doğrudan yapım işlemi itibarıyla değil bunun sonrasında süregelen kullanım üzerine olduğu anlaşılmıştır. Başvurucular hakkında doğrudan tesis edilmiş bir işlem bulunmadığı değerlendirildiğinde Kanun’un 12. maddesinin uygulanması gerektiği hususunda ciddi kuşkular oluşmaktadır.
Zira başvurucuların açtığı tam yargı davası, idarenin doğrudan kendileri aleyhine hukuka aykırı işlem tesis etmesine dayanmamaktadır. Başvurucuların açtıkları davada taşınmazlarının değerinin düşmesine yol açtığını iddia ettikleri asıl olgu, alt geçit-kavşağın varlığı değil kullanılması, bu suretle taşınmazlarına yaya ulaşımının zorlaşması, görünürlüğünün azalarak ticari potansiyelinin düşmesidir.
Bu sebeple, Mahkemenin alt geçidin faaliyete geçtiği tarihten itibaren yargısal yollara başvurulması gerektiği yönündeki yorumunun yukarıda anılan ilkeler uyarınca mahkemeye erişim hakkına yönelik katı bir yorum olduğu kanaatine varılmış olup davanın süre aşımından reddedilmesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçüsüz olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 36.maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlaline hükmedilmiştir.
Konkordato Sürecindeki Borçlunun Malvarlığı Üzerinde Tasarrufta Bulunmadan Evvel Alacaklılar Kurulundan İzin Alınması Gerektiğine İlişkin Kanun Hükmü İptal Edildi
32568 sayılı ve 06.06.2024 tarihli Resmi Gazete yayımlanan 04.04.2024 tarihli ve 2024/10 E.-2024/97 K. Sayılı Karar ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 297. Maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…muvafakatini” ve “…ile alacaklılar kurulunun…” ibarelerinin iptaline ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun itiraza konu 297.maddesi şu şekildedir:
“Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz; taşınmazını, işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırını ve işletmenin devamlı tesisatını devredemez ve takyit edemez. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin görüşü ile alacaklılar kurulunun muvafakatini almak zorundadır.”
İlgili hükümde, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçları düzenlenmiş olup kesin mühlet kararından itibaren borçlunun ancak mahkemenin izni ile yapabileceği hukuki işlemler belirlenmiştir. Bu kapsamda borçlu tarafından;
-Rehin tesisi,
– Kefalet verilmesi,
-İvazsız tasarruflarda bulunulması,
-Taşınmazlar ile işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırların ve işletmenin devamlı tesisatının devredilmesi ve takyit edilebilmesi,
Mahkemenin iznine tabi kılınmıştır. İtiraz konusu hükmün devamında ise mahkemenin bu işlemlere izin verilmesi talebini kabul etmeden önce alacaklılar kurulunun muvafakatini almak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlık ise ilk derece mahkemesinde görülmekte olan uyuşmazlık, konkordato sürecinde mühlet verilen borçlunun tasarruf izni verilmesini talep etmesi üzerine borçluya tasarrufta bulunma izni verilmesine ilişkindir.
Anayasa’nın 35. maddesiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Kişilerin mülkiyetin hakkının korunabilmesi ise yalnızca devletin bu hakka müdahaleden kaçınmasıyla sağlanamayacak olup mülkiyet hakkının özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklar bakımından da korunması gerekir.
Konkordato sürecindeki borçludan olan alacaklar da Anayasa’nın 35. maddesine göre mülkiyet hakkının kapsamındadır. Dolayısıyla bir tarafta alacaklının mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir alacak söz konusudur. Diğer tarafta ise alacaklının bu alacağa kavuşması için başvuracağı borçlunun mülkiyet hakkı kapsamındaki mal varlığı bulunmaktadır.
Konkordato sürecinde borçlunun mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmasının, alacaklıların alacaklarını tahsil edip edemeyeceklerini veya hangi oranda tahsil edebileceklerini doğrudan etkileyebilecektir. Borçlunun ise ticari faaliyetlerine devam ederek mali durumunu iyileştirebilmesi için söz konusu tasarruf yetkisini kullanması gerekebilir.
Bu nedenle konkordato sürecinde alacaklılar ile borçlunun menfaatlerini dengeleyecek yollar öngörülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla her iki tarafın menfaatlerinin mümkün olduğunca dengelenmesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir netice doğuracak şekilde sonuçlandırılmaması gerekir.
Ancak itiraza konu kural ile alacaklıların muvafakat vermeme yönündeki kararının tarafların menfaatleri yönünden en uygun çözüm olup olmadığını değerlendirme hususunda mahkemeye herhangi bir takdir alanı bırakmamaktadır.
Bu sebeple sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 297. Maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…muvafakatini” ve “…ile alacaklılar kurulunun…” ibareleri İPTAL edilmiştir.
Kripto Varlıklara İlişkin Düzenlemeler İçeren Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan Geçti
30.05.2024 tarihinde, Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından kabul edildi.
Kanun teklifi ile;
- Kripto varlık hizmet sağlayıcıları,
- Kripto varlık platformlarının faaliyetleri,
- Kripto varlıkların saklanması,
- Türkiye’de yerleşik kişilerin kripto varlık platformları nezdinde yapabileceği kripto varlık alım satım ve transfer işlemleri düzenlenmiştir.
Buna ek olarak;
- Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kurulmaları ve faaliyet göstermeleri için SPK’dan izin almaları gerektiği düzenlenerek, bunların faaliyetleri sırasında uymaları gereken ilke ve esasların 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na eklenecek düzenlemelere dayanılarak çıkarılacak ikincil düzenlemeler ile SPK tarafından belirleneceği belirtilmiştir.
- Kanuna Eklenen Terimler;
Cüzdan; Kripto varlıkların transfer edilebilmesini ve bu varlıkların ya da bu varlıklara ilişkin özel ve açık anahtarların çevrim içi veya çevrim dışı olarak depolanmasını sağlayan yazılım, donanım, sistem ya da uygulamalarını,
Kripto varlık: Dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak elektronik olarak oluşturulup saklanabilen, dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan ve değer veya hak ifade edebilen gayri maddi varlıkları,
Kripto varlık hizmet sağlayıcı: Platformları, kripto varlık saklama hizmeti sağlayan kuruluşları ve bu Kanuna dayanılarak yapılacak düzenlemelerde kripto varlıkların ilk satış ya da dağıtımı dahil olmak üzere kripto varlıklarla ilgili olarak hizmet sağlamak üzere belirlenmiş kuruluşları,
Kripto varlık saklama hizmeti: Platform müşterilerinin kripto varlıklarının veya bu varlıklara ilişkin cüzdandan transfer hakkı sağlayan özel anahtarların saklanmasını, yönetimini veya Kurulca belirlenecek diğer saklama hizmetlerini
Platform: Kripto varlık alım satım, ilk satış ya da dağıtım, takas, transfer, bunların gerektirdiği saklama ve belirlenebilecek diğer işlemlerin bir veya daha fazlasının gerçekleştiği kuruluşları ifade etmektedir.
- Kanun’un Uygulanacağı Haller;
Bu kanun;
- Sermaye piyasası araçlarına özgü haklar sağlayan dışındaki kripto varlıklar,
- Ddağıtık defter teknolojisinin veya benzer bir teknolojik altyapının geliştirilmesi suretiyle oluşturulan, değeri bu teknolojiden ayrıştırılamayan nitelikte olan kripto varlıklar,
- Platformlarca kendi nezdinde işlem görecek veya ve ilk satış ya da dağıtımı yapılacak kripto varlıklara uygulanacaktır.
- Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları;
Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kurulabilmesi ve faaliyete başlaması için SPK’den izin alması zorunlu hale gelmiştir. Yine, pay devirlerinde de SPK’nin izninin alınması zorunludur.
Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, atıf hükümler dışında Sermaye Piyasası Kanunu’nun diğer hükümlerine tabi olmayacaktır.
Kripto varlık hizmet sağlayıcılara icra edecekleri faaliyetleri gösteren yetki belgesi verilecektir.
Sağlayıcılar münhasıran SPK’nin belirleyeceği faaliyetleri yerine getirecektir. Buna göre sağlayıcıların;
- Kuruluşu
- Faaliyete başlaması
- Ortakları, yöneticileri, personeli, organizasyonu,
- Sermayeleri,
- Sermaye yeterlilikleri
- Yükümlülükleri
- Bilgi sistemleri
- Teknolojik altyapıları,
- Pay devrileri
- Yapabilecekleri faaliyetler
- Faaliyetlerin geçici veya sürekli durdurulmasına ilişkin esaslar
- Faaliyetleri esnasında uymaları gereken diğer ilke ve esaslar SPK tarafından belirlenecektir.
İlgili hükme aykırı olarak gerçekleştirilen devirler, pay defterine kaydolunmayacak olup aykırı olarak pay defterine yapılacak olan kayıtlar da hüküm ifade etmeyecektir.
Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının ortaklarının;
- İİK veya diğer mevzuat hükümlerine göre müflis olmaması,
- Konkordato ilan etmiş olmaması,
- Uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma başvurusunun tasdik edilmiş olmaması,
- Hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilmiş olmaması,
- Tasfiyeye tabi tutulan bankerler ile iradi tasfiye haricinde faaliyet izni iptal edilmiş faktoring, finansal kiralama, finansman, tasarruf finansman, varlık yönetim, sigorta, reasürans, emeklilik şirketleri ve ödeme sistemi işleticileri, ödeme hizmeti sağlayıcıları ile para ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kurumlarda doğrudan veya dolaylı olarak yüzde on veya daha fazla paya sahip olmaması veya kontrolü elinde bulundurmaması,
- Taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar bile; 765 sayılı eski TCK, 5237 sayılı TCK ve diğer kanunlar uyarınca;
- Basit veya nitelikli zimmet,
- Zimmet,
- İrtikâp,
- Rüşvet,
- Hırsızlık,
- Dolandırıcılık,
- Sahtecilik,
- Güveni kötüye kullanma,
- Dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar,
- İstimal ve istihlâk kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları,
- Resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma,
- Edimin ifasına fesat karıştırma,
- Bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme,
- Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması,
- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçları,
- Terörizmin finansmanı,
- 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun md.5’te sayılan suçlar
- Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar,
- Devletin güvenliğine karşı suçlar,
- Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine ve milli savunmaya karşı suçlar,
- Devlet sırlarını açığa vurma suçu,
- Devlet sırlarına karşı suçlar,
- Casusluk
- Yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar,
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar,
- Vergi kaçakçılığı suçları veya bu suçlara iştirakten hükümlü bulunmaması,
- Kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olmaması ya da bu Kanunda yazılı suçlardan kesinleşmiş mahkûmiyetinin bulunmaması,
- İşlemin yasaklı olmaması,
- Gerekli mali güç ve işin gerektirdiği dürüstlük ve itibara sahip bulunması,
- Ortaklık yapısının şeffaf ve açık olması şarttır.
Yine aynı Kanun maddesinde, yönetim kurulu üyeleri, temsile yetkili kişiler, imtiyazlı pay sahipleri bakımından taşınması gereken şartlara yer verilmiştir.
SPK’nin, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kuruluşuna ve/veya faaliyete başlamasına izin verilebilmesi için bilgi sistemleri ve teknolojik altyapılarına ilişkin hususların TÜBİTAK kriterlerine uygun olması şartı aranacaktır. Nitekim kripto varlık hizmet sağlayıcılarının sistemlerinin güvenli bir biçimde yönetilebilmesi için gerekli düzenlemeleri yapma, önlemeleri alma, gerekli iç kontrol birim ve sistemlerini oluşturma yükümlülükleri mevcuttur.
Cüzdanlara ve fon transferlerinin gerçekleştirildiği hesaplara ilişkin kayıtlar kripto varlık hizmet sağlayıcılar tarafından güvenli, erişilebilir ve takip edilebilir şekilde tutulacaktır.
Müşterilerin her ne suretle olursa olsun kripto varlık hizmet sağlayıcıları nezdinde bulunan nakit ve kripto varlıkları, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının borçları nedeniyle, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının mal varlığı ise müşterilerin borçları nedeniyle kamu alacakları için olsa dahi haczedilemeyecek, rehnedilemeyecek, iflas masasına dâhil edilemeyecek ve üzerlerine ihtiyati tedbir konulamayacaktır. Müşterilere ait nakit ve kripto varlıklara ilişkin tedbir, haciz ve benzeri her türlü idari ve adli talepler münhasıran kripto varlık hizmet sağlayıcıları tarafından yerine getirilecektir.
Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, müşterilerin kimliklerini, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri kapsamında tespitle yükümlüdür.
- Hizmet Sağlayıcılarının Faaliyetinin Durdurulması;
SPK, kripto varlık hizmet sağlayıcıların faaliyetlerinden kaynaklanan;
- Nakit ödeme ve kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getiremediği,
- Kısa sürede yerine getiremeyeceği,
- Bunlardan bağımsız olarak mali yapılarının ciddi surette zayıflamakta olduğu
- Mali durumunun taahhütlerini karşılayamayacak kadar zayıflamış olduğunun tespiti hâlinde üç ayı geçmemek üzere verilecek uygun süre içinde mali yapılarının güçlendirilmesini istemeye ya da herhangi bir süre vermeksizin doğrudan kripto varlık hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini;
- Geçici olarak durdurmaya;
- Faaliyet yetkilerini kaldırmaya;
- Sorumluluğu tespit edilen yöneticilerin ve çalışanların imza yetkilerini sınırlandırmaya veya kaldırmaya yetkilidir.
Faaliyetleri geçici olarak durdurulan kripto varlık hizmet sağlayıcıları için Kanun’un “Mali durumun bozulması hâlinde uygulanacak tedbirler” başlıklı 97.maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanavaktır.
SPK tarafından belirlenen esaslara aykırı olarak internet dışındaki mecralardan ilan, reklam ve duyuru yapıldığının tespiti hâlinde, sorumluların ilgili mevzuat uyarınca ilan ve reklamları durdurulabilir, kanuna aykırı belgeleriyle, ilan ve reklamları toplatılabilecektir.
- Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılarının Sorumluluğu;
5.1- Kusurluluk
Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının hukuka aykırı faaliyetleri ile nakit ödeme ve/veya kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getirememesinden kaynaklanan zararlardan kripto varlık hizmet sağlayıcıları sorumludur.
Zararın kripto varlık hizmet sağlayıcılarından tazmin edilememesi veya edilemeyeceğinin açıkça belli olması hâlinde; kripto varlık hizmet sağlayıcı mensupları kusurlarına ve durumun, gereklerine göre zararlar kendilerine yükletilebildiği ölçüde sorumlu olup, şahsi sorumlulukla ilgili olarak bu Kanun hükmü uygulanacaktır.
Kripto varlık hizmet sağlayıcıları bilişim sistemlerinin işletilmesi, her türlü siber saldırı, bilgi güvenliği ihlalleri gibi fiillerden veya personelin her türlü davranışından kaynaklanan kripto varlık kayıplarından TBK md.71 kapsamında sorumlu tutulacaktır.
Kayıpların kripto varlık hizmet sağlayıcılarından tazmin edilememesi veya edilemeyeceğinin açıkça belli olması hâlinde; kripto varlık hizmet sağlayıcı mensupları kusurlarına ve durumun gereklerine göre kayıplar kendilerine yükletilebildiği ölçüde sorumlu olup, şahsi sorumlulukla ilgili olarak bu Kanunun hükümleri uygulanacaktır.
Hizmet sağlayıcıların kusuru olmaksızın sunulan hizmetlerde yaşanan kesintilerden kaynaklanan, geçici bir süre emir iletilememesi ya da işlem/transfer yapılamaması hâlleri ve benzeri hâllerde ortaya çıkan zararlar bu kapsamda değerlendirilemeyecektir.
İlgili düzenlemelere aykırı fiillerde bulunanlara bu Kanunun 103 ve 105. maddeleri uyarınca idari para cezası uygulanacaktır.
5.2- İzinsiz Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılığı
İzin almaksızın kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak faaliyet yürüttüğü tespit edilen gerçek kişiler ve tüzel kişilerin yetkilileri üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacaktır.
Kripto varlık hizmet sağlayıcı görevi nedeniyle kendisine tevdi edilmiş olan veya koruma, saklama ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak veya senetleri, diğer malları veya kripto varlıkları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren kripto varlık hizmet sağlayıcı yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları, sekiz yıldan on dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacakları gibi kripto varlık hizmet sağlayıcının zararını tazmine mahkûm edilecektir.
Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde faile on dört yıldan yirmi yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası verilir. Ancak, adli para cezasının miktarı kripto varlık hizmet sağlayıcının ve müşterilerinin uğradığı zararın üç katından az olamayacaktır.
5.3- Faaliyet İzni Kaldırılan Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılığı
Faaliyet izni kaldırılan bir kripto varlık hizmet sağlayıcının; hukuken veya fiilen yönetim veya kontrolünü elinde bulundurmuş olan gerçek kişi ortaklarının, kripto varlık hizmet sağlayıcının ya da müşterilerinin kaynaklarını, her ne suretle olursa olsun kripto varlık hizmet sağlayıcının emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak kendilerinin veya başkalarının menfaatlerine kullandırmak suretiyle, kripto varlık hizmet sağlayıcıyı veya müşterilerini zarara uğratmaları zimmet olarak kabul edilmektedir.
Bu fiilleri işleyenler hakkında on iki yıldan yirmi iki yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur; ancak, adli para cezasının miktarı kripto varlık hizmet sağlayıcının ve müşterilerinin uğradığı zararın üç katından az olamaz. Ayrıca, meydana gelen zararın müteselsilen ödettirilmesine karar verilecektir.
5.4- Etkin Pişmanlık
Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin, diğer malların veya kripto varlıkların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilecektir.
Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin, diğer malların veya kripto varlıkların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın yarsı indirilecektir.
Bu durumun hükümden önce gerçekleşmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte biri indirilecektir.
Zimmet suçunun konusunu oluşturan para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malların veya kripto varlıkların suçun işlendiği tarihteki değerinin azlığı nedeniyle verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilecektir.
Kripto varlık hizmet sağlayıcının zimmet sayılan karar ve işlemler gerçekleştirdiği tespit edilen yönetim kurulu başkan ve üyeleri, diğer mensupları, hukuken veya fiilen yönetim veya kontrolünü elinde bulundurmuş olan gerçek kişi ortaklarının müşterilere verdikleri zararla sınırlı olarak zimmete geçirildiği tespit edilen tutardan öncelikli olarak karşılanmasını sağlamak amacıyla şahsi sorumlulukları yoluna gidilerek, SPK’nin talebi üzerine doğrudan şahsen iflaslarına mahkemece karar verilebilecektir.
Bu karar ve işlemler üçüncü kişilere menfaat temini amacıyla yapıldığı takdirde, menfaat temin eden kişiler hakkında da temin ettikleri menfaat üzerinden uygulanacaktır.
Haklarında şahsi iflas kararı verilenlerin aktiflerinden nakit olanlar doğrudan doğruya, olmayanlar ise paraya çevrilmek suretiyle, müşterilerin zararlarını ödenmesinde kullanılacaktır.
Aktiflerden öncelikle müşteri zararları ödenir. Müşteri zararlarının tamamının karşılanamaması hâlinde garameten ödeme yapılır. Müşteri zararları tamamen karşılandıktan sonra artan kısım haklarında şahsi iflas kararı verilenlere iade edilecektir.
- Soruşturma ve Kovuşturma Usulü;
Kanunda belirtilen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturmalar, SPK’nin yazılı bildirimi üzerine veya gecikilmesinde sakınca görülen hâllerde re’sen Cumhuriyet savcılarınca yapılır ve SPK haberdar edilecektir.
Başvuru üzerine kamu davası açılması hâlinde iddianamenin kabulü ile birlikte, bir örneği SPK’ye tebliğ edilir ve SPK aynı zamanda katılan sıfatını kazanacaktır.
Başlatılan soruşturmalar neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilirse, bu karar ilgisine göre SPK ve soruşturmanın tarafı ilgililere tebliğ edilir. Kurul ve ilgililer kendisine tebliğ edilen bu kararlara karşı itiraza yetkilidir. Kamu davası açılması hâlinde, iddianamenin bir örneği Kurula tebliğ edilecektir.
Kanunda tanımlanan zimmet suçuna ait davalar, fiilin işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan (1) numaralı ağır ceza mahkemelerinde görülür. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca bu tür suçlara bakmak üzere o yerlerdeki diğer ağır ceza mahkemeleri de görevlendirilebilecektir.
İlgili suçlardan dolayı mahkûm olanlar, Hazineye olan borçları ve tazminatları ödemediği veya bu borçlar ve tazminatlar malvarlıklarından tahsil olunamadığı sürece, bunlar hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmayacaktır.
- Platformlar;
Platformlarda fiyatlar serbestçe oluşur.
Platformlarda gerçekleştirilen makul ve ekonomik bir gerekçeyle açıklanamayan ve platform nezdindeki işlemlerin güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemlere ilişkin uygulanacak hükümler saklıdır.
Platformlar işlemlerin güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil, dürüst ve rekabetçi bir şekilde gerçekleşmesinin sağlanması ve piyasa bozucu nitelikte eylem ve işlemlerin tespit edilmesi, önlenmesi ve tekrarlanmaması amacıyla emir ve işlem esaslarım belirler, bünyelerinde gerekli gözetim sistemini kurar ve her türlü önleyici tedbirleri alacaktır.
Piyasa bozucu nitelikte eylem ve işlemlere karşı ise gerekli tedbirleri almak ve ulaşılan tespitleri rapora bağlayarak SKP’ye bildirmekle yükümlüdür. Yine platformlar, müşterilerinin işlemlerine ilişkin itirazlarını ve şikayetlerini etkin şekilde çözecek dâhili mekanizmalar kurmakla yükümlüdür.
Platformlarca kendi nezdinde işlem görecek veya ve ilk satış ya da dağıtımı yapılacak kripto varlıkların belirlenmesine ve bunların işlem görmesinin sonlandırılmasına ilişkin yazılı listeleme prosedürü oluşturulması zorunlu olup, bu konuda Kurul tarafından ilke ve esaslar düzenlenebilir. Belirlenecek ilke ve esaslarda teknik kriterlere yer verilebilecektir.
Platformların müşterilerine ait kripto varlıkların müşterilerin kendi cüzdanlarında bulundurulması esastır. Müşterilerin kendi cüzdanlarında bulundurmayı tercih etmedikleri kripto varlıklara ilişkin saklama hizmetinin, BDDK tarafından uygun görülen bankalarca veya Kurulca kripto varlık saklama hizmeti sunma konusunda yetkilendirilmiş diğer kuruluşlarca sunulması ve müşterilere ait nakitlerin bankalarda tutulması zorunludur.
Platformlar ile bunların müşterileri arasındaki ilişkiler ve platformlarda gerçekleştirilen işlemler nedeniyle taraflar arasında oluşan uyuşmazlıklar genel hükümlere tabidir.
- Kripto Varlıklara İlişkin İşlemler;
Platformlar üzerinden kripto varlıkların alınıp satılmasına ve ilk satış ya da dağıtımının yapılmasına; kripto varlıkların takasına, transferine ve saklanmasına ilişkin usul ve esaslar ile kripto varlıklara yönelik yatırım danışmanlığı ve portföy yöneticiliği yapılmasına ilişkin SPK tarafından düzenlenecektir.
İlgili hükümlerde açıklık bulunmaması halinde ise SPK tarafından tesis edilen düzenleyici işlemler tesis edilmesi ve özel nitelikli kararlar alınması bakımından SPK’nin yetkisi vardır.
SPK, kripto varlık hizmet sağlayıcılarla müşterileri arasında sözleşmelerin düzenlenmesine, kapsamına, değiştirilmesine, ücret ve masraflara, sözleşmenin sona ermesine ve feshine ve bu sözleşmelerin içeriğinde yer alması gereken asgari hususlara ilişkin belirleme yapabilecektir.
SPK, sermaye piyasası araçlarının, kripto varlık olarak ihracına ve hizmet sağlayıcıları tarafından sunulan elektronik ortam nezdinde kayden izlenmesine ilişkin esasları belirleyebilecektir. Sermaye piyasası araçlarının kripto varlık olarak ihracı halinde de elektronik ortam kayıtları esas alınacaktır.
- Aykırı İşlemler;
Kripto varlıkların Kanuna ve ilgili düzenlemelere aykırı şekilde satış ya da dağıtımının yapılması halinde “Kanuna aykırı ihraçlar ile izahnamede yer alan bilgi ve açıklamalara aykırılık hâlinde uygulanacak tedbirler” ve “İhraççıların hukuka aykırı işlemleri ile sermayeyi veya mal varlığını azaltıcı işlemlerinde uygulanacak tedbirler” başlıklı 91 ve 92.madde hükümlerinde öngörülen tedbirler uygulanabilir. Söz konusu aykırılıklarda Kanun’un “Usulsüz halka arz ve izinsiz sermaye piyasası faaliyeti” başlıklı 109.maddesinde öngörülen yaptırımlar uygulanacaktır.
- Sözleşmeler;
Kripto varlık hizmet sağlayıcıları ile müşteriler arasında imzalanan sözleşmeler yazılı şekilde veya uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin doğrulanmasına imkân verecek yöntemler yoluyla kurulabilecek olup buna ilişkin usul ve esaslar SPK tarafından belirlenecektir.
Kripto varlık hizmet sağlayıcıların müşterilerine karşı sorumluluğunu ortadan kaldıran veya sınırlandıran her türlü sözleşme şartı geçersizdir.
- Bankacılık Faaliyetleri;
SPK, bankalara yükümlülük getirecek düzenlemeler için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınacaktır.
Müşteri hesaplarının bankalarda nemalandırılmasına ilişkin esaslar SPK tarafından belirlenecektir.
- İçeriğin Çıkarılması ve Erişimin Kaldırılması;
İçeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi kararı;
- SPK tarafından belirlenen esaslara ya da yasaklara aykırı olarak internet üzerinden ilan, reklam ve duyuru yapıldığına ilişkin bilgi edinilmesi,
- SPK’ca belirlenen esaslara aykırı olarak kripto varlıklara yönelik yatırım danışmanlığı ve/veya portföy yöneticiliği yapıldığına ilişkin bilgi edinilmesi,
- İzin alınmaksızın kripto varlık hizmet sağlayıcılığı faaliyetinin internet aracılığıyla yapıldığının tespit edilmesi hallerinde verilebilmektedir.
- İzinsiz Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılığı;
Yurt dışında yerleşik platformlar tarafından Türkiye’de yerleşik kişilere yönelik faaliyette bulunulması ya da Kurulca yapılacak düzenlemeler kapsamında kripto varlıklara ilişkin yasaklanmış bir faaliyetin Türkiye’de yerleşik kişilere sunulması da izinsiz kripto varlık hizmet sağlayıcılığı sayılacaktır.
Buna göre; yurt dışında yerleşik platformlar tarafından Türkiye’de iş yeri açılması, Türkçe internet sitesi oluşturulması, sunulan kripto varlık hizmetlerine ilişkin olarak doğrudan ve/veya Türkiye’de yerleşik kişi ya da kurumlar aracılığıyla tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunulması durumlarından herhangi birinin varlığı hâlinde faaliyetlerin Türkiye’de yerleşik kişilere yönelik olduğu kabul edilmektedir.
Kripto varlık hizmet sağlayıcıların hukuka aykırı faaliyet ve işlemlerde, Kanun’un “Sermaye piyasası kurumlarının hukuka aykırı faaliyet veya işlemlerinde uygulanacak tedbirler” başlıklı 96.maddesi uygulanacaktır.
İzinsiz kripto varlık hizmet sağlayıcılığı faaliyetinde, Kanun’un “İzinsiz sermaye piyasası faaliyetinde uygulanacak tedbirler” başlıklı 99.maddesi uygulanacaktır.
İzinsiz kripto varlık hizmet sağlayıcılığı faaliyetinde bulunanların ilan, reklam ve açıklamaları ile her türlü ticari iletişimlerine ilişkin olarak bu Kanun’un “Kanuna aykırı ilan, reklam ve açıklamalarda uygulanacak tedbirler” başlıklı 100.maddesinin birinci fıkrası hükümleri uygulanacaktır.
- Geçiş Hükümleri;
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kripto varlık hizmet sağlayıcılığı faaliyeti yürütenler, yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde, SPK tarafından belirlenecek belgelerle SPK’ye başvuruda bulunarak faaliyet izni almak üzere gerekli başvuruları yapacaklarına veya müşteri hak ve menfaatlerini zarara uğratmadan üç ay içerisinde tasfiye kararı alacaklarına ve tasfiye sürecinde yeni müşteri kabul etmeyeceklerine dair bir beyan sunmak zorundadır.
Kanunun yürürlüğü sonrasında faaliyete başlamak isteyenler faaliyetlerine başlamadan önce Kurula başvuruda bulunarak faaliyet izni almak üzere gerekli başvurulan yapacaklarını beyan edeceklerdir.
Tasfiye olacak kuruluşlar bu durumu internet sitelerinde duyururlar, ayrıca müşterilerine elektronik posta, kısa mesaj, telefon ve benzeri iletişim araçları ile bildireceklerdir.
Tasfiyeye gitmeyi tercih eden ya da belirlenen süre içerisinde Kurula başvuru yapmayan kuruluşlarda hesapları bulunan müşterilerin transfer taleplerinin yerine getirilmemesi izinsiz hizmet sağlayıcılığı faaliyeti suçunu oluşturacaktır.
Yurt dışında yerleşik kripto varlık hizmet sağlayıcıları, Türkiye’de yerleşik kişilere yönelik faaliyetlerini Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üç ay içerisinde sonlandırılacaktır.
Bu transfer talepleriyle ilgili ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda genel hükümler uygulanacaktır.
Bu fıkra hükümlerine aykırı hareket edenler, faaliyette bulunmaya devam edenler ve buna imkân sağlayanlar hakkında uygulanacak hükümler saklıdır.
- Diğer;
Kripto varlıklarla yapılan her türlü işleme ilişkin, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
Kripto varlıkları konu edinen rehin sözleşmelerine, 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu uygulanamayacaktır.
Varlık Yönetim Şirketlerinin Süresiz Olarak Harç Muafiyetine İlişkin Kanun Hükmü Eşitlik İlkesine Aykırılık Sebebiyle İptal Edildi
05.06.2024 tarihli ve 32567 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 01.02.2024 tarihli ve 2023/110 E.-2024/35 K. Sayılı karar, varlık yönetim şirketlerinin 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca öngörülen harçlardan süresiz olarak muaf olmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline ilişkindir.
İtiraza konu hüküm, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Varlık yönetim şirketi” başlıklı 143.maddesinin 6.fıkrası olup ilgili hüküm şu şekildedir:
“Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar, (…) 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, (…) kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi hükmünden istisnadır.”
Yukarıda yer verilen ve itiraza konu olan kanun hükmü ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yanı sıra BDDK tarafından çıkarılan yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemlerin ve bununla ilgili olarak düzenlenen kâğıtların;
- 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre ödenecek damga vergisinden,
- 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre ödenecek harçlardan,
- Kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden,
- 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 39. maddesi hükmünden istisna tutulmasını öngörmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesinde görülmekte olan alacak davasında, davacı varlık yönetim şirketinin kendisi adına tahakkuk ettirilen harçtan istisna tutulduğu anlaşılmıştır.
Başvuru kararında ise varlık yönetim şirketlerine beş yıl süre ile tanınmış olan harç muafiyetinin sınırsız hâle getirilmesinin bu şirketlere imtiyaz tanınması anlamına geldiği, bu durumun kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu, hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmadığı belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa’nın 10. maddesi ile düzenlenen eşitlik ilkesi uyarınca bir kuralın eşitlik ilkesini ihlal ettiği yönündeki değerlendirmelerde anayasallık denetimin aynı ya da benzer durumlardaki kişilere farklı muamele mevcut olup olmadığı tespit edilmelidir.
Nitekim 492 Harçlar Kanunu’nda belirtilen ve harca tabi kılınan kamu hizmetlerinden tüm teşebbüslerin yararlandığı kuşkusuz olup harca tabi kılınan kamu hizmetlerinden yararlanmak bakımından varlık yönetim şirketleri ile diğer teşebbüslerin aynı statüde bulunduğu açıktır. Dolayısıyla varlık yönetim şirketleri ile diğer teşebbüslerin harca tabi kamu hizmetlerinden yararlanmak bakımından durumlarının aynı olduğu anlaşılmaktadır.
Buna karşın itiraz konusu kural ile varlık yönetim şirketlerini Harçlar Kanunu’na göre alınan harçlardan muaf tutmak suretiyle bu şirketlerin diğer teşebbüslerden farklı muamele görmesine yol açılmıştır. Zira varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemlerin ve bunlarla ilgili düzenlenen kâğıtların ödenecek harçlardan süresiz olarak istisna tutulmuş olması varlık yönetim şirketleri lehine, diğer teşebbüsler aleyhine önemli bir avantaj teşkil etmektedir. Bu avantaj varlık yönetim şirketleri bakımından giderlerinin azaltılması suretiyle kâr oranlarının artması anlamına gelmektedir. Bu durum ise ticari hayatta kârlılık esasına göre faaliyet gösteren teşebbüsler arasında varlık yönetim şirketleri lehine süreklilik arz eden bir farklılığın orantılı olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu sebeple 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “…492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, …” ibaresinin Anayasa’nın 10. Ve 73.maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle İPTALİNE hükmedilmiştir.
3213 sayılı Maden Kanunu’na 703 sayılı KHK ile Eklenen Bazı Hükümler İptal Edildi
04 Haziran 2024 Tarihli ve 32566 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 07.12.2023 tarihli ve 2018/117 E.- 2023/212 K. Sayılı Karar neticesinde 02.07.20218 tarihli ve 703 sayılı KHK ile 3213 sayılı Maden Kanunu’na eklenen bazı hükümler iptal edilmiş olup iptal kararı 04.06.2025 tarihinde yürürlüğe girecektir.
İptal edilen hükümler ve içerikleri ise şu şekildedir:
- İptal edilen Ek Madde 16 ile;
- Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG)’nün tüm malvarlığının devlet malı hükmünde olduğu,
- MAPEG’in malvarlığının haczedilemeyeceği,
- MAGEG’in malları aleyhine işlenen suçların Devlet malı aleyhine işlenmiş sayılacağı,
- Mevzuat uyarınca MAPEG’e öngörülen görevler kapsamında yapılacak işlemler kapımından KDV ve ÖTV hariç, her türlü vergi, resim, harç ve paydan, tapu ve kadastro işlemlerinden kaynaklanan her türlü döner sermaye ücretinden muaf olduğu,
- Yargı harçlarının MAPEG’in haklılığı nispetinde karşı taraftan tahsiline ilgili mercii tarafından karar verileceği,
- MAPEG tarafından satın alınan veya ithal edilen binek araçlar hariç olmak üzere motorlu vasıtalarla, motorlu, motorsuz makine, cihaz, araç-gereç ile bunların yedek parçaları ve lastiklerin KDV ve ÖTV hariç her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu,
- MAPEG’in gelirlerinin vergiden müstesna olduğu, bu istisnanın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılan kesintileri kapsamadığı düzenlenmektedir.
- İptal edilen Ek Madde 17 ile;
- MAPEG’in görev ve sorumluluklarının yerine getirilmesinden dolayı haklarında ceza davası açılmış olanların; vekâlet verdikleri avukata, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu md.168 uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ödedikleri ücretlerin ile belgelendirilmiş olması kaydıyla dava ile ilgili olarak yaptıkları masrafların, kesinleşmiş mahkûmiyet kararı halinde geri alınmak kaydıyla, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürünün teklifi ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı onayı ile karşılanabileceği,
- Bu hükmün uygulanmasına ilişkin esas ve usuller MAPEG tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
- İptal edilen Ek Madde 18 ile;
- MAPEG görev alanına giren konulara ilişkin her türlü tebligatın KEP veya e-Tebligat yoluyla ilgilisine tebliğ edileceği,
- Bu yollarla yapılan tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca tebliğ edilmiş sayılacağı,
- 3213 sayılı Maden Kanunu ile 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu kapsamında ruhsat ve hak sahibi olanların, KEP kullanmalarının zorunlu olduğu,
- Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere, yükümlülüklerini yerine getirmedikleri her üç ay için 25.000- TL idari para cezası uygulanacağı,
- Bu idari para cezasının her yıl 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı nispetinde artırılacağı düzenlenmiştir.
- İptal edilen Geçici Madde 33/2 ile;
- Devir tarihine kadar tahsil edilen yahut icra takibine konulan vekâlet ücretlerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hukuk müşavirliği ve avukatlarına 659 sayılı KHK uyarınca dağıtılacağı,
- Takibe konulmayan vekâlet ücretlerinin ise MAPEG tarafından takip ve tahsil edileceği,
- Yargılama giderleri hakkında da aynı usulde işlem yapılacağı
- Devam eden tüm davalarda husumetin MAPEG’e yöneltileceği düzenlenmiştir.
- İptal edilen Geçici Madde 34/2 ile;
- Maden ve Petrol Uzmanı olmaya hak kazanma şartlarının neler olduğu ve hangi personele iptale konu hükmün uygulanamayacağı düzenlenmiştir.
- İptal edilen Geçici Madde 37 ile;
- 3213 sayılı Maden Kanunu ile 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu kapsamında ruhsat ve hak sahibi olanların yine ilgili kanunun iptal edilen ek madde 18 hükmünde düzenlenen KEP adresini 31/8/2018 tarihine kadar MAPEG’e sunmasının zorunlu olduğu,
- Bu tarihe kadar sunmayanlar hakkında idari para cezası uygulanacağı düzenlenmiştir.
6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 703 Sayılı KHK ile Eklenen Hükümler İptal Edildi
04 Haziran 2024 Tarihli ve 32566 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 07.12.2023 tarihli ve 2018/117 E.- 2023/212 K. Sayılı Karar neticesinde 02.07.20218 tarihli ve 703 sayılı KHK ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen bazı hükümler iptal edilmiş olup iptal edilen hükümler şu şekildedir:
Kanun’un “EÜAŞ’ın hak ve yükümlülükleri” başlıklı 26.maddesinin aşağıda yer alan fıkraları iptal edilmiş olup iptal kararı ise 04.06.2025 tarihinde yürürlüğe girecektir. İlgili fıkralarda yer alan ve iptal edilen düzenlemeler ise şu şekildedir:
- 6446 sayılı Kanun’un 26/7 hükmünde; EÜAŞ’ın mülga TETAŞ’ın taraf olduğu mevcut sözleşmeler kapsamında imzalanan enerji alış ve satış anlaşmalarını yürüteceği ve elektrik enerjisi mübadele, ithalat ve ihracat anlaşmaları ile mevcut imtiyaz ve uygulama sözleşmeleri kapsamında enerji alış ve satış anlaşmaları imzalayabileceği düzenlenmiştir.
- 6446 sayılı Kanun’un 26/8 hükmünde; EÜAŞ’ın ilgili kanun ve mevzuat uyarınca elektrik enerjisi ve kapasitesi alım ve satımına ilişkin ikili anlaşmalar yapıp yürütebileceği ve organize toptan elektrik piyasalarında faaliyette bulunabileceği düzenlenmiştir.,
- 6446 sayılı Kanun’un 26/8 hükmünde; EÜAŞ’ın görevli tedarik şirketlerine, tarifesi düzenlemeye tabi olan tüketiciler için toptan satış tarifesinden elektrik enerjisi satacağı düzenlenmiştir.
- 6446 sayılı Kanun’un 26/10 hükmünde; EÜAŞ’ın tarifesi düzenlemeye tabi olmayan tüketiciler için görevli tedarik şirketlerine elektrik enerjisi satışına ilişkin fiyat, hüküm ve şartları taraflar arasında serbestçe belirleyeceği düzenlenmiştir.
- 6446 sayılı Kanun’un 26/11 hükmünde; EPDK tarafından son kaynak tedarikçisi olarak yetkilendirilen tedarikçilerin, son kaynak tedarikçisi kapsamındaki müşteriler için temin ettiği elektrik enerjisinin yine EPDK tarafından her yıl belirlenecek oranı kadarını, EÜAŞ’tan temin etmekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
- 6446 sayılı Kanun’un 26/12 hükmünde; dağıtım şirketlerinin genel aydınlatma ile teknik ve teknik olmayan kayıplarından dolayı enerji ihtiyaçlarını EÜAŞ’tan temin edeceği düzenlenmiştir.
- 6446 sayılı Kanun’un 26/13 hükmünde; EÜAŞ’ın md.26/9, md.26/11 ve md.26/12 hükümlerinde belirtilen elektrik enerjisi miktarını mevcut sözleşmeler kapsamında karşılayamaması durumunda yerli kömür yakıtlı elektrik üretim santrallerini işleten şirketlerden temin edeceği ve söz konusu teminle ilgili miktar, süre ve fiyat belirleme dâhil diğer usul ve esasların Bakanlıkça belirleneceği düzenlenmiştir.
- 6446 sayılı Kanun’un 26/14 hükmünde; Bakanlık ve EPDK’nin, EÜAŞ’ın alım yükümlülüklerini tam olarak karşılayabilmesi ve bu yükümlülüklerden kaynaklanan herhangi bir mali yükün ortaya çıkmamasını teminen, enerji piyasasında faaliyet gösteren diğer kamu iktisadi teşebbüslerinin mali yapılarını olumsuz etkilemeyecek şekilde, ilgili bakanlık ve kamu kurumlarının görüşlerini almak suretiyle her türlü önlemi almaya yetkili ve yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
Yine ilgili Kanun’un Ek Madde 1 hükmü de iptal edilmiş olup iptal kararı ise 04.06.2025 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu madde ise;
- Elektrik üretim, iletim, dağıtım ve tüketim tesislerinin milli menfaatlere ve modern teknolojiye uygun şekilde kurulması ve işletilmesi için gerekli yükümlülükleri ile ilgili olarak inceleme, tespit, raporlama, proje onay ve kabul işlemleri yapmak üzere;- İhtisas sahibi kamu kurum ve kuruluşlarını,-Bu Kanun kapsamında dağıtım lisansı sahibi tüzel kişileri veya özel hukuk tüzel kişilerini,
- Görevlendirme,
- Yetkilendirme
- Bu tüzel kişilerden hizmet satın alma,
- Bu tüzel kişilerin nitelikleri, yetkilendirilmesi, hak ve yükümlülükleri,
- Bu tüzel kişilere uygulanacak yaptırımlar ve diğer hususlar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
- Yukarıda yer verildiği biçimde yetki verilen veya görevlendirilenlerin ise yetki ve görevleri kapsamında yürüttükleri iş ve işlemleri bedeli mukabilinde yapabilecekleri düzenlenmiştir.
- Yine yürütülen bu iş ve işlemler için;
- İhtisas sahibi kamu kurum ve kuruluşların uygulayacakları bedellerin kurumlarca,
- Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerin uygulayacakları bedellerin EPDK tarafından,
- Özel hukuk tüzel kişilerinin uygulayacakları bedellerin ise Bakanlık tarafından belirleneceği düzenlenmiştir.
Mücbir Sebep Hali İlan Edilen İl ve İlçelerde Yapılandırma Ödeme Süreleri Uzatıldı
8515 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı uyarınca, 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremler nedeniyle ilgili tarihten itibaren olmak üzere ilan edilen mücbir sebep halinin, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde 31.08.2024 tarihine kadar devam ettiği ilan edilmiştir.
Buna göre, mücbir sebep halinin devam ettiği süre içerisinde;
7256 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un
- “Kesinleşmiş alacakların yeniden yapılandırılması” başlıklı 2. Maddesi,
- “Diğer hükümler” başlıklı 4.maddesi ile;
7326 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un
- “Kesinleşmiş alacaklar” başlıklı 2.maddesi,
- “Kesinleşmemiş ve dava safhasında bulunan alacaklar” başlıklı 3.maddesi,
- “İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler” başlıklı 4.maddesi,
- “Matrah ve vergi artırımı” başlıklı 5.maddesi,
- “Kesinleşmiş Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları” başlıklı 7.maddesi,
- “Ön değerlendirme, araştırma veya tespit aşamasında olan eksik işçilik prim tutarları ile kesinleşmemiş idari para cezaları” başlıklı 8.maddesi,
- “Diğer hükümler” başlıklı 10.maddesinin 1.,2.,3. Ve 13. Fıkraları uyarınca alacakları yapılandırılan idarelere ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süreleri yeniden belirlenmiştir.
Buna göre, mücbir sebep niteliğini haiz yerlerdeki dairelere borçlu olanların, münhasıran bu yerlerdeki alacaklı dairelere, anılan kanunlar kapsamında 06.02.2023 ile 31.08.2024 tarihleri arasında ödenmesi gereken taksitlerden ilkinin ödenme süresi, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi izleyen ay olarak uzatılmıştır. Sonraki taksitlerin ödenme süreleri ise bu ayı takip eden aylık dönemler halinde ödenmek üzere uzatılmıştır.
Mücbir sebep halinin başladığı ve sona erdiği tarihler arasına rastlayan taksit sayısının on ikide fazla olması halinde, fazla olan taksitlerin on ikinci taksitle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Türk Parasının Kıymetinin Korunması Kapsamında Alınacak Ücretlere İlişkin Yönetmeliğe Kıymetli Madenler Aracı Kurum ve Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemeler Eklendi
12.10.2021 tarihli ve 31626 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımlandığı tarih itibariyle yürürlüğe giren 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetinin Korunması Kapsamında Alınacak Ücretlere İlişkin Yönetmelik’te yapılan değişiklikler şu şekildedir:
- Yönetmeliğin, “Tanımlar” başlıklı 3.maddesine eklenmek üzere
- Kıymetli madenler aracı kuruluşu,
- Kıymetli madenler aracı kurumu,
- Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi,
- Yetkili Müessese Bilgi Sistemi’ne yer verilmiştir.
Buna göre; kıymetli madenler aracı kuruluşları, Bakanlıkça Borsada üye olarak faaliyet göstermelerine izin verilen, kendi nam ve hesabına, başkası nam ve hesabına, kendi namına başkası hesabına işlem yapan, kıymetli madenler aracı kurumları, bankalar, yetkili müesseseler, kıymetli maden üretimi veya ticareti ile iştigal eden anonim şirketler ile yurt dışında yerleşik şirketlerin Türkiye’deki şubelerini ifade etmektedir.
Kıymetli madenler aracı kurumları ise; Borsada faaliyet göstermek üzere Bakanlıkça kuruluşuna izin verilen, kendi nam ve hesabına, başkası nam ve hesabına, kendi namına başkası hesabına işlem yapan, kuruluş ve şirketleri ifade etmektedir.
- İlgili yönetmelikte yetkili müessese kavramı, Tebliğde kuruluş, faaliyet, şube açma, yükümlülük ve denetimlerine dair usul ve esasları düzenlenen yetkili müesseseleri ifade etmekte olup bu müesseselerin devrine yönelik izin başvurularında ücret alınmayacak haller arasına, hisse devrinin bir mahkeme kararından kaynaklanması hali eklenmiştir.
- Rafinerilerin faaliyet izin başvurularında alınacak ücret 28.000.000 TL şeklinde değiştirilmiş olup rafinerilerin hisse devrine yönelin izin başvuruları paylarının devri şeklinde değiştirilmiştir. Öte yandan payların devri halinde ücret alınmayacak haller arasına pay devrinin bir mahkeme kararından kaynaklanması hali eklenmiştir.
- Yönetmeliğe eklenen “Kıymetli madenler aracı kuruluşlarına ilişkin ücretler” başlıklı 4/B hükmü uyarınca;
- Kıymetli madenler aracı kurumları ve kuruluşlarının faaliyet izni başvurularında 20.000.000 TL ücret alınacağı,
- Kıymetli madenler aracı kurum ve kuruluşlarını pay devri izin başvurularında, faaliyet izni başvurusuna konu ücretin, pay oranı nispetinde alınacağı,
- Payların veraset yoluyla intikali, pay devrinin bir mahkeme kararından kaynaklanması ya da payları devralacak kişinin mevcut pay sahibinin alt soyu veya üst soyu olması halinde ise ücret alınmayacağı belirlenmiştir.
- Kısmetli Madenler Aracı Kuruları Bilgi Sistem Ücretleri bakımından yıllık kullanım ücreti, her takvim yılı için 350.000 TL olarak belirlenmiş olup bu ücret, takip eden yılın ocak ayı içerisinde ödenecektir.
- İlgili Yönetmelik uyarınca tahsil edilecek ücretlerin, vergi dairelerine ödenmesi öngörülmüştür.
- Yönetmeliğin 6.maddesine eklenen yeni fıkralar uyarınca ise;
- Yönetmelik uyarınca belirlenen ücretlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanacağı,
- Bakanlığın, her yıl Aralık ayı sonuna kadar takip eden takvim yılı başından geçerli olacak ücretleri kendi sitesinde yayımlayacağı,
- Yönetmelik uyarınca belirlenen rafineri ve kıymetli madenler aracı kurumu faaliyet izin ücretlerinin tahsilinde, kuruluş izin başvurularının Bakanlığa iletildiği tarih itibariyle geçerli olan ücretlerin dikkate alınacağı,
- Yönetmelik uyarınca belirlenen kıymetli madenler aracı kuruluşu faaliyet izin ücretlerinin tahsilinde, faaliyet izin başvurusunun Bakanlığa iletildiği tarih itibariyle geçerli olan ücretin dikkate alınacağı,
- Yönetmelik uyarınca belirlenen rafineri, kıymetli madenler aracı kurumu ve kıymetli madenler aracı kuruluşu pay devri izin ücretlerinin tahsilinde, pay devri izin başvurusunun Bakanlığa iletildiği tarih itibariyle geçerli olan ücretin dikkate alınacağı,
- Yönetmelik uyarınca yetkili müessese başvuruları kapsamında faaliyet izni, şube faaliyet izni ve grup dönüşüm izni başvurularında alınacak ücretlerin belirlenmesinde Yetkili Müessese Bilgi Sistemi üzerinden kuruluş izni, şube kuruluş izni ve grup dönüşüm izni ön başvurusunu yapıldığı tarih itibariyle geçerli olan tutarın esas alınacağı,
- Yönetmelik uyarınca yetkili müessese başvuruları kapsamında hisse devri izin ve adres değişikliği izni başvurularında alınacak ücretlerin belirlenmesinde Yetkili Müessese Bilgi Sistemi üzerinden izin başvurusunun yapıldığı tarih itibariyle geçerli olan tutarın esas alınacağı düzenlenmiştir.
- Yönetmeliğe eklenen “Geçiş Hükümleri” başlıklı geçici 2.madde uyarınca;
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlığa yapılmış ancak değerlendirilmesi tamamlanmamış rafineri faaliyet izin başvurularında, faaliyet izin başvuru tarihinde geçerli olan tutarın esas alınacağı,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlıkça rafineri kuruluş izni verilmiş ancak faaliyet izni henüz verilmemiş şirketlerin faaliyet izin başvurularında, kuruluş izni tarihinde olan tutarın esas alınacağı,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlığa yapılmış olan ancak değerlendirmesi tamamlanmamış bulunan rafineri kuruluş izni başvurularına ilişkin faaliyet izni başvurularında, kuruluş izni başvuru tarihinde geçerli olan tutarın esas alınacağı,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlığa yapılmış ancak değerlendirmesi tamamlanmamış rafineri pay devri izni başvurularında, başvuru tarihinde yürürlükte olan hüküm uyarınca hesaplanacak olan ücretin alınacağı, ancak ücret alınmayan hallerin geçerliliğini koruduğu,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kıymetli madenler aracı kurumu veya kuruluşu faaliyet izni verilmiş olanlardan, Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi’nin devreye alındığının Bakanlık sayfasında duyurulmasından itibaren bir ay içerisinde 10.000.000 TL sistem sunum ücreti alınacağı,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlıkça kıymetli madenler aracı kurumu kuruluş izni verilmiş ancak faaliyet izni henüz verilmemiş şirketlerin faaliyet izni başvurularında başvuru ücreti alınmayacağı, bu şirketlere faaliyet izni verilmesi durumunda ise Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi sistem sunum ücreti alınacağı, Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi’nin devreye alındığının Bakanlık sayfasında duyurulmasından sonra faaliyet izni verilmesi durumunda ise Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi sistem sunum ücretinin faaliyet izni verilmesini takiben bir ay içerisinde ödenmesi gerektiği,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlığa yapılmış olan ancak değerlendirmesi tamamlanmamış bulunan kıymetli madenler aracı kuruluşu faaliyet izni ile kıymetli madenler aracı kurumu kuruluş izinlerine ilişkin faaliyet izni başvurularında başvuru ücreti alınmayacağı, bu şirketlere faaliyet izni verilmesi durumunda ise Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi sistem sunum ücreti alınacağı, Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi’nin devreye alındığının Bakanlık sayfasında duyurulmasından sonra faaliyet izni verilmesi durumunda ise sistem sunum ücretinin, faaliyet izni verilmesini takiben bir ay içerisinde ödenmesi gerektiği,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlığa yapılmış olan ancak değerlendirmesi tamamlanmamış bulunan kıymetli madenler aracı kurumu ve kıymetli madenler aracı kuruluşu pay devri izni başvurularında başvuru ücreti alınmayacağı,
- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlık tarafından verilmiş kuruluş izni, şube kuruluş izni ve grup dönüşüm ön izni başvurularına ilişkin Yetkili Müessese Bilgi Sistemi üzerinden Bakanlığa yapılacak izin başvurularına ilişkin ücretlerin belirlenmesinde iznin verildiği tarih itibarıyla bu Yönetmelik uyarınca geçerli olan ücretlerin esas alınacağı,
- Kıymetli Madenler Aracı Kuruluşları Bilgi Sistemi’nin devreye alındığının Bakanlık sayfasında duyurulacağı güne kadar, yıllık kullanım ücreti alınmayacağı düzenlenmiştir.
Sokağa Çıkma Yasağı ve Maske Takma Yükümlülüğüne İlişkin Verilen Para Cezalarının İptali İçin Yapılacak İtirazlarda Yargı Yolu
Ülkemizi ve tüm dünyayı saran koronavirüs pandemisi nedeniyle uygulanan tedbirler kapsamında, tedbirlere uymayan kimselere 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282. Maddesi gereğince idari para cezası kesilmektedir. Kesilen işbu cezalara karşı cezanın iptali amacıyla açılacak davaların ise idari yargıda mı yoksa adli yargıda mı açılması gerektiği tartışma yaratan bir konu olmuştur.
26.05.2021 Tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesinin 2021/83 E. ve 2021/182 K. sayılı ilamı ile konuya açıklık getirilmiştir.
Mahkeme ilgili ilamında “… İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 Sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde bu Kanun’un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı belirtildiğinden, dava konusu idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun’un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır…”
Şeklinde bir hüküm kurarak Sokağa Çıkma Yasağı ve Maske Takma Yükümlülüğüne İlişkin Verilen Para Cezalarının İptali İçin Açılacak Davalarda Adli Yargının görevli olduğuna hükmetmiştir.