YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/9388
KARAR NO: 2018/12781
KARAR TARİHİ: 16.5.2018
6098/m.583
488/m.24
2004/m.68,269/c
6098/m.583
488/m.24
2004/m.68,269/c
ÖZET : Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
1-Sözleşme tarihine göre uygulanması gereken ve kefalette şekil şartını düzenleyen TBK.583.maddesi (BK.484.md) hükmüne göre kefillerin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olamaz. Müteselsil kefillerin sorumluluğu kira sözleşmesinde belirtilen süre için geçerlidir. Yenilenen dönemlerde de sorumlu tutulabilmesi için kefalet süresi ile kefil olunan miktarın açıkça kararlaştırılması gerekmektedir. Davacının dayandığı kira sözleşmesinde uzayan dönem için kefilin sorumlu olduğu süre ve kefalet miktarı açıkça kararlaştırılmadığına göre, yenilenen döneme ait kira parasından kefilin sorumlu tutulması doğru olmadığından kefil hakkındaki davanın reddi gerekir.
2-Borca itiraz eden davalının kira bedelinin ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.’nun 269/c maddesindeki belgelerle ispat etmesi gerekir. Davalı borçlu İİK.’nun 269/c maddesinde belirtilen makbuz ve belgelerden biri ile itiraz ettiği Ağustos ayı kira bedeli ile damga vergisinin yarısı ödediğini kanıtlayamadığına göre, mahkemece Ağustos ayı kira alacağı, damga vergisinin yarısı ve işlemiş faizinin gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak hesap edilmesi ve bu miktar üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
3-Davacı vekili, 24.12.2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Haziran ayından Aralık ayına kadarki kira alacağının tahsilini istemiş ise de, davalı borçlu itiraz dilekçesi ile 2014 yılı Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları kira alacağı ile damga vergisine itiraz etmiş, davacı alacaklı dava dilekçesi ile Ağustos ayı kira bedeli 2.050,00 TL ve damga vergisi 810,00 TL olmak üzere toplamda 2.860,00 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına ve davalıların itiraz etmiş olduğu 2.860 TL üzerinden %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Bu durumda borçlunun itirazı ile davaya konu edilen asıl alacak olan 2014 yılı Ağustos ayı kira miktarı üzerinden davacı yararına icra tazminatına karar verilmesi gerekirken 11.675,00 TL üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı alacaklı 01.10.2011 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 24.12.2014 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Haziran ayından Aralık ayına kadar ki kira alacağı, 810,00TL serbest alan bedeli ve işlemiş faiziyle birlikte 16.275,63 TL’nin tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlu kiracı ve kefile 05.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlular vekili 09.01.2015 tarihli itiraz dilekçesinde; 2014 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ayları kira bedellerinin alacaklının banka hesabına yatırıldığını, bu sebeple asıl alacak bakımından 6.150,00 TL fazla talepte bulunulduğunu, asıl alacağı 8.815,00 TL olarak kabul ettiklerini, bu miktarın üzerindeki alacak talebine itiraz ettiklerini, “Serbest alan 1” olarak gösterilen 810 TL bedelli alacak kaleminin ne olduğu ve kaynağı anlaşılamadığından itiraz ettiklerini, takipte işletilen faiz oranına da itiraz ettiklerini, işletilmesi gereken faiz oranının yasal faiz olan % 9 olduğunu ileri sürerek kısmi borca ve faize itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, alacaklı ile borçlu arasında yazılı kira sözleşmesi bulunduğu, takibe dayanak icra dosyasında bulunan Örnek 13 ödeme emrinin borçlulara 05.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlular vekilinin süresi içerisinde itiraz ederek asıl alacağı 8.815,00 TL olarak kabul ettikleri, ”serbest alan 1” açıklamasıyla gösterilen 810.00 TL alacak kaleminin ne olduğunu anlayamadıklarını, bu sebeple kabul edilen kısım dışındaki alacak kalemlerinin istenemeyeceğini ileri sürdüğü, benimsenen bilirkişi raporuna göre, takip tarihi itibariyle talep edilebilecek kira bedellerinin toplam 10.865,00 TL, işlemiş faizin 204,49 TL olduğu; öte yandan 810,00 TL tutarındaki damga resminin borçlulardan istenemeyeceğinin belirtildiği, borçlunun varlığını kabul ettiği kira sözleşmesinden doğan borcunun sona erdiğini yasal belgelerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davalının itirazının kaldırılmasına ve ihtar süresi içinde paranın ödenmemesi sebebiyle kiralanan taşınmazın tahliyesine karar verilmiş, karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
1-)Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı tarafın tahliyeye yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Davalılar vekilinin kefil yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasında düzenlenen 01.10.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesini davalı müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı alacaklı, davalı kiracı ve kefil aleyhine 24.12.2014 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 2014 yılı Haziran ayından Aralık ayına kadarki kira alacağını istemiştir. Sözleşme tarihine göre uygulanması gereken ve kefalette şekil şartını düzenleyen TBK.583.maddesi (BK.484.md) hükmüne göre kefillerin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olamaz. Müteselsil kefillerin sorumluluğu kira sözleşmesinde belirtilen süre için geçerlidir. Yenilenen dönemlerde de sorumlu tutulabilmesi için kefalet süresi ile kefil olunan miktarın açıkça kararlaştırılması gerekmektedir. Davacının dayandığı kira sözleşmesinde uzayan dönem için kefilin sorumlu olduğu süre ve kefalet miktarı açıkça kararlaştırılmadığına göre, yenilenen döneme ait kira parasından kefilin sorumlu tutulması doğru olmadığından kefil hakkındaki davanın reddi gerekir.
3-)Davalılar vekilinin davalı kiracı yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Takipte dayanılan ve karara esas alınan 01.10.2011 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Takip ile 2014 yılı Haziran ayından Aralık ayına kadarki kira alacağı ve damga vergisinin işlemiş faiziyle birlikte tahsili talep edilmiştir. Davalı borçlular itirazında 2014 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ayları kira bedellerinin ödendiğini bildirerek takibe konu kira alacağının 6.150,00 TL’lik kısmına ve damga vergisine dair alacak talebine itiraz etmişler, geri kalan 2014 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları kira alacağı 8.815,00 TL üzerinden takibi kabul etmişlerdir. Davacı alacaklı dava dilekçesi ile, davalının 2014 yılı Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları 5 aylık kira bedelleri toplamda 10.865,00 TL kira bedelini ödemediğini ileri sürerek Ağustos ayı kira bedeli 2.050,00 TL ve damga vergisi 810,00 TL olmak üzere toplamda 2.860,00 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına ve davalıların itiraz etmiş olduğu 2.860 TL üzerinden %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Kira sözleşmesinin 10.maddesiyle, “kontratoya yapıştırılması icap eden damga pulları ve kontrol bedel ve harçları ve belediye ve noter dairelerine ödenecek harç ve resimler kiracıya/mal sahibine aittir” düzenlemesine yer verilmiştir. Davacı vekili tarafından icra takibine dayanak yapılan 01.10.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi sebebiyle davacının … … Vergi Dairesi Başkanlığına 23.12.2014 tarihli alındı makbuzu ile 809,38 TL damga vergisi ödediği anlaşılmaktadır. 488 Sayılı Damga Vergisi Kanunun vergi ve cezada sorumluluk başlıklı 24. maddesinin değişik 2 fıkrası ile “Birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar. Bunlar arasında vergiden müstesna olanların bulunması damga vergisinin noksan ödenmesini gerektirmez. Damga vergisinden muaf kuruluşlarca kişilerin (1) sayılı tabloda yer alan işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kağıtlara ait verginin tamamı kişiler tarafından ödenir. Ancak bu kağıtlara ait verginin hiç ödenmemesi veya noksan ödenmesi halinde vergi ve cezanın tamamından kişilerle birlikte kurumlar müteselsilen sorumludurlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Hem kira sözleşmesinin 10.maddesi, hem de ilgili Kanun’un 24. maddesi uyarınca damga vergisinden kiracı ve kiraya verenin müteselsil sorumlu olduğu, anlaşılmaktadır.
Borca itiraz eden davalının kira bedelinin ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.’nun 269/c maddesindeki belgelerle ispat etmesi gerekir. Davalı borçlu İİK.’nun 269/c maddesinde belirtilen makbuz ve belgelerden biri ile itiraz ettiği Ağustos ayı kira bedeli ile damga vergisinin yarısı ödediğini kanıtlayamadığına göre, mahkemece Ağustos ayı kira alacağı, damga vergisinin yarısı ve işlemiş faizinin gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak hesap edilmesi ve bu miktar üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
4-)Davalı vekilinin icra-inkar tazminatına dair temyiz itirazlarına gelince;
Icra ve İflas Kanunu’nun 68 .maddesinin son fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Somut olayda: davacı vekili, 24.12.2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Haziran ayından Aralık ayına kadarki kira alacağının tahsilini istemiş ise de, davalı borçlu itiraz dilekçesi ile 2014 yılı Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları kira alacağı ile damga vergisine itiraz etmiş, davacı alacaklı dava dilekçesi ile Ağustos ayı kira bedeli 2.050,00 TL ve damga vergisi 810,00 TL olmak üzere toplamda 2.860,00 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına ve davalıların itiraz etmiş olduğu 2.860 TL üzerinden %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Bu durumda borçlunun itirazı ile davaya konu edilen asıl alacak olan 2014 yılı Ağustos ayı kira miktarı üzerinden davacı yararına icra tazminatına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde 11.675,00 TL üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalılar vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2)-(3)-(4) numaralı bentte yazılı sebeple davalılar vekilinin alacağa ve icra-inkar tazminatına dair temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen Geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın hasren BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
T.C
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO :2018/7024
KARAR NO :2018/12294
KARAR TARİHİ :04.12.2018
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 06.06.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile davalı kiraya veren tarafından mesken niteliğindeki taşınmaz ofis olarak kullanılmak üzere davacı kiracıya kiralanmıştır. Sözleşmenin özel şartlar bölümü 3. maddesinde, “kiralanan kiracı tarafından hasarsız ve temiz hiç kullanılmamış teslim alınmış olup, herhangi bir dekorasyon işi kiralayandan yazılı izni alınarak bedeli kendilerine ait olmak üzere kiracı tarafından yapılacaktır.” hükmü kararlaştırılmıştır. Tarafların özgür iradesi ile kararlaştırılan bu şart geçerli olup tarafları bağlar.
Davacı kiracı, kira sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra taşınmazı kiralama amacına uygun hale getirmek ve kullanabilmek amacıyla birtakım onarım, tamirat ve iyileştirmeler yaptığını, ofis mobilyaları alıp tabela masrafı yaptığını ancak site yönetimin açtığı tahliye davası sonucunda … 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/2 esas 2012/1223 karar sayılı dosyasında davanın kabulü ile iş yeri olarak kullanılan dava konusu taşınmazın eski hale dönüştürülerek mesken olarak kullanılmasına bu olmadığı takdirde davalının dava konusu taşınmazın tahliyesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 03/02/2014 gün ve 2013/20696 esas 2014/1234 karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği ve bu karar nedeniyle taşınmazı tahliye ettiğini belirterek, taşınmaza yapmış olduğu imalat bedellerinin kiralayandan tahsilini talep etmiştir.Kural olarak, sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı durumda, kiracı tarafından kiralanana yapılan faydalı ve zorunlu imalat bedellerinin dava tarihi itibarıyla uygulanması gereken vekâletsiz işgörme ( BK.nun m. 414) ve sebepsiz zenginleşme (BK.nun m. 61 vd.) hükümlerine göre kiraya verenden istenmesi mümkündür. Yerleşik uygulama, kiracının kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafların yapıldığı tarih itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 527. maddesi ( mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun, 414. maddesi ) kapsamında vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kiraya verenden isteme hakkı olduğu yönündedir. Kural olarak bu gibi zorunlu ve faydalı masrafların kira sözleşmesinin başlangıcında yapılmış olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle kiracı kiralananda kalan ve kiraya veren tarafından benimsenen imalat için sebepsiz zenginleşilen oranda ve yapıldıkları tarih itibarıyla rayiç bedeller üzerinden bedelin tazminini talep edebilir.
Somut olayda; taraflar arasında akdedilen 06.06.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin özel şartlar bölümü 3. maddesinde, taşınmaza yapılacak herhangi bir dekorasyon işinin kiralayandan yazılı izni alınarak ve bedeli kiracıya ait olmak üzere kiracı tarafından yapılacağı düzenlenmiş olması karşısında davacı kiracının kira sözleşmesine dayanarak vekaletsiz iş görme kapsamında kiralanana yaptığı imalat bedellerini isteyemez. Buna rağmen, davacı kiracının taşınmaza yaptığı faydalı masrafları isteyebileceği gerekçesiyle kararın bozma nedeni yapılmasının hatalı olduğu bu defa-ki incelemeden anlaşılmakla, yerinde bulunmayan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 6763 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK’na eklenen geçici 4/4. maddesi uyarıncaonanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 6763 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK’na eklenen geçici 4/4. maddesi uyarınca ONANMASINA, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.