Kişinin Kendisine Yapılan Hakareti Telefonu ile Kaydetmesi Hukuka Aykırı Delil Olarak Değerlendirilemez
Ceza yargılamasında, suçun işlenip işlenmediği ve failin kim olduğu araştırılmaktadır. Bu araştırma, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yapılır. Ancak, maddi gerçeği araştırma, ne pahasına olursa olsun gerçekleştirilemez. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de 6. maddesinde “adil yargılama” hakkı ile ilgili ilkelerde de, hukuka aykırı yollara başvurulmaması için, ceza yargılamasında maddi gerçeğin araştırılmasında, uyulması zorunlu bazı sınırlamalar öngörülmektedir
Ülkemiz hukukunda ise, Anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslarını düzenleyen 38. maddesinde Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların, delil olarak kullanılamayacağı, Ceza Muhakemesi Kanununda ise Yüklenen suçların ancak hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş delillerle ispat edilebileceği düzenlenmiştir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 16.05.2017 tarihinde vermiş olduğu 2015/33931 E. ve 2017/5905 K. sayılı kararıyla “Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusudur.
Öğretide, ‘Meşru müdafaa olarak değerlendirilebilecek, örneğin hakaret, tehdit veya şantaj suçlarına muhatap olan ve o an konuşmaları kayıt altına alan mağdurun elde ettiği bu delil hukuka uygun sayılacaktır (Prof. Dr. Ersan Şen, Türk Hukuku’nda Telefon Dinleme, Gizli Soruşturmacı, X Muhbir, 2. Baskı, sf. 74), “… ‘kayıt altına alma’ gerçekleşen bir haksız saldırıya karşı, ‘kayıtları takip organlarına verme’ ise tekrarı muhakkak bir haksız saldırıya karşı yapılmaktadır. Yani her ikisi de meşrudur. Netice olarak, meşru savunma çerçevesinde hareket ettiğinden, üzerinde durulan sorunda mağdurun eyleminin haberleşmenin gizliliğini ihlal veya kişiler arasındaki konuşmaların kayda alınması ya da benzeri başka bir suça vücut vermediği gibi, yapmış olduğu kayıtların da hukuka uygun olarak ele geçirilmiş olduklarından pekala delil olarak değerlendirilebileceği söylenebilir.” (Yrd.Doç. Dr. Ali İhsan Erdağ, TBB Dergisi, 2011(92), sf. 54) şeklinde görüşler mevcuttur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Katılanın, sanıkla telefonda yaptığı görüşmeleri kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtların, 5271 Sayılı CYY’nın 135. maddesi kapsamında değerlendirmesi, bu bağlamda hakim kararı olmadığından bahisle hukuka aykırı kabul edilmesi olanaklı olmayıp, kendisine karşı işlendiğini iddia ettiği tehdit ve hakaret suçlarıyla ilgili olarak, bir daha elde edilme olanağı bulanmayan kanıtların, yetkili makamlara sunulmak amacıyla toplandığının, dolayısıyla hukuka uygun olduğunun kabulü gerekmektedir.” şeklinde bir hüküm kurarak kişinin kendisine yapılan hakareti telefonu ile kaydetmesinin hukuka aykırı delil olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir.