Yapılan Dolandırıcılık Faaliyetlerinde Bankaların Hukuki Sorumluluğu
Dolandırıcı kişilerin belirli veri tabanları üzerinden eriştikleri numaralara ulaştıktan sonra kişileri çeşitli bahanelerle arayarak yapılan dolandırıcılığa telefon dolandırıcılığı denilmektedir. Yapılan dolandırıcılık faaliyetleri neticesinde dolandırılan kişiler dolandırıcıların hesaplarına para aktarmakta veya kredi kartı bilgilerini vererek ciddi mağduriyetler yaşamaktadırlar.
Maddi açıdan mağdur olan kişilerin ise mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda bankaların sorumlu olup olmayacağı konusunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza atmıştır.
Daire 17.03.2021 tarihinde vermiş olduğu 2019/4714 Esas ve 2021/2525 K. sayılı ilamında “davacının cep telefonuna uzaktan erişim ile SMS yönlendirmesi yapılarak, bankalar tarafından gönderilen ve içerisinde onay şifresi bulunan dinamik şifre SMS’leri kendi telefonlarına yönlendirdikleri ve para transfer işlemleri yapıldığı, internet bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankaların kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapının sağlanarak güvenlik önlemlerini almak zorunda olduklarını, bozmadan sonra temin edilen bilgi ve belgelerin sonucu ve kusur oranını değiştirir nitelikte olmadığı, davacının 44.825,00 TL tutarındaki zararından davalı bankaların davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kabulüyle 44.825,00 TL’nin 26.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar davalı Vakıflar Bankası vekili, davalı Yapı ve Kredi Bankası vekili temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır.”
şeklinde bir hüküm kurarak; üçüncü kişiler tarafından, bankaların gönderdiği ve içerisinde onay şifresi bulunan dinamik şifre SMS’inin şahısların kendi telefonlarına yönlendirmesi suretiyle, kişilerin mağdur edilmesi halinde, bankaların kişilere dolandırıldıkları tutarı avans faizi ile ödemesi gerektiğini belirtmiştir.
Limited Şirketlerde Kar Payı Talep Etme, Kar Payının Tespiti ve Tahsili
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2016/14687
KARAR NO : 2018/7407
KARAR TARİHİ : 27.11.2018
KARAR
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin faaliyette görünmesine rağmen merkez adresinde bulunan demirbaş, makine ve cihazların tamamının müvekkili tarafından bilinmeyen bir adrese taşındığını ve şirketin faaliyetsiz hale getirildiğini, demirbaşların büyük bir bölümünün 18.05.2012 tarihinde satıldığını, 28.06.2012 tarihinde müvekkilinin haberdar olmadığı, çağrılmadığı ve şirket merkezinden farklı bir adreste yapılan toplantıda ortaklardan …’ın 13.000 pay karşılığı 325.000,00 TL’lik hissesini diğer ortağa devretmesi yönünde karar alındığını ve devirin 09.07.2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, şirketin içinin boşaltıldığını, şirketin sermaye artışına gittiğini, müvekkilinin ödemesi gereken sermaye miktarının 350.000,00 TL olup, bunun 317.127,73 TL’sinin ödendiğini, diğer iki ortaktan her birinin hisseleri oranında ödemeleri gereken sermayenin 325.000,00 TL olmasına rağmen her bir ortağın sadece 70.000 TL ödediğini, ortakların sermaye ödeme borcunu yerine getirmediklerini ve temerrüde düştüklerini, müvekkilinin maddi zarara uğratıldığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirkette bulunan hissesi oranında şahsına düşen kâr payının tespiti ile tespit edilen miktarın faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, şimdilik kar payından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000 TL kâr payının ticari faiziyle tahsiline, davalıları şirket demişbaşlarını ve tüm eşyalarını haksız olarak kaçırmaları ve müvekkilini zarara uğratmaları nedeniyle davacının yatırdığı sermaye miktarı oranında alacağının tahsilini, şimdilik demirbaş adı altında 35.000 TL’nin dava tarihinden itibaren tahsilini, 15.000 TL manevi tazminatın tahsilini, şirketin tasfiyesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davacı-karşı davalının ortaklığın kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, davetlere rağmen ortaklar kurulu toplantılarına katılmadığını, şirketin kar dağıtımı konusunda bir karar almadığını, şirketin demirbaşlarının ve araçlarının çoğunun icra takiplerinde muhafaza altına alındığını savunarak, asıl davanın reddini istemiş, karşı davada ise, asıl davaya yönelik beyanlarını tekrarla, şirketin fesih ve tasfiyesini, 100.000 TL manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İhbar olunan, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her iki tarafın da şirketin tasfiyesini talep ettiği, şirketin icra ve haciz tehditleri altında ödemeler yaptığı, şirket faaliyetlerinin önemli ölçüde tehlikeye girdiği, bilirkişi kurulu raporunda şirket kârı ile ilgili yapılan tespitler ve talep uyarınca kar payı miktarının belirlendiği, davacı ve karşı davacının manevi tazminat talebinin yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı ve karşı davacının şirketin tasfiyesine yönelik davanın kabulü ile, … Sağlık Hizmetleri Limited Şirketinin tasfiyesine, tasfiye memuru olarak … . İcra Müdürünün atanmasına, tasfiye memuruna her ay tasfiye işlemleri için 300 TL ücret takdirine, yasal tescil ve ilanların yapılmasına, davacının kâr payı davasının kabulü ile, 15.000 TL nin dava tarihinden ticari faiziyle davalı şirketten tahsiline, davacının şirket demirbaşına ve manevi tazminata ilişkin taleplerinin reddine, karşı davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı vekili, ihbar olunan ile davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Bir davada kararı temyiz etme hakkı, yalnız taraflara veya hüküm ile kendisine mükellefiyet yüklenen veya bir hakkı ihlal edilen kimseye veyahut kanunun açıkça belirttiği mercilere aittir. Temyiz isteminde bulunan ihbar olunanakarşı husumet yöneltilerek açılan bir dava bulunmadığı, mahkemece verilen kararda da anılanın ihbar olunan sıfatı ile karar başlığında gösterildiği ve aleyhine herhangi bir hüküm de tesis edilmediği anlaşıldığından, ihbar olunanın kararı temyiz etmekte hukuki yararı da bulunmadığından, ihbar olunan …’in temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı-karşı davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davacı ile davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-) Asıl dava, davacının kâr payının tespiti ile tahsili, manevi tazminat, şirketten olan alacaklarının tahsili ve şirketin tasfiyesi, karşı dava ise, şirketin fesih ve tasfiyesi ile manevi tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir. Asıl davada davacı tarafça, şirketin kuruluşundan itibaren kâr payı dağıtılmadığı ileri sürülerek, hissesi oranında şahsına düşen kâr payının tespiti ile tespit edilen miktarın tahsili istenilmiş, mahkemece de yukarıda özetlendiği şekilde davacının kâr payı isteminin kabulüne karar verilmiştir. Ancak, limited şirketlerde şirketin kâr elde etmiş olması, kendiliğinden limited şirket ortağına kâr payı talep etme yetkisi vermeyecektir. Şirket ortaklarına kâr payı dağıtılabilmesi için, öncelikle ortaklara kâr payı dağıtılması yönünde ortaklar kurulunca bir kararın alınması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta bilirkişi kurulunca yapılan tespitler ile kâr payı dağıtımına yönelik ortaklar kurulu kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönde alınmış bir karar olmadan mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek ortağa kâr payı vermesi mümkün değildir. O halde, kâr payı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, ihbar olunanın temyiz isteminin REDDİNE,
(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı … vekilinin tüm, davalı-karşı davacı … ile davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile, karşı dava ve asıl davada kâr payı dışındaki istemler yönünden verilen hükmün ONANMASINA,
(3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı ile davalı şirket vekilinin asıl davada kâr payının tahsiline yönelik davalı şirket lehine yapıldığı nazara alınan temyiz itirazlarının kabulü ile, asıl davada kâr payı isteminin kabulüne dair verilen kararın davalı şirket yararına BOZULMASINA,
aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden ihbar olunana iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine, 27.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.