logologologo
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Faaliyet Alanlarımız
    • AYM Bireysel Başvuru
    • AİHM Bireysel Başvuru
    • Aile Hukuku
    • Borçlar Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Gayrimenkul Hukuku
    • İdare Hukuku
    • İş Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Mülkiyet Hukuku
    • Sigorta ve Tazminat Hukuku
    • Sözleşmeler Hukuku
    • Ticaret ve Şirketler Hukuku
    • Tüketici Hukuku
    • Uluslararası Hukuk
    • Vergi Hukuku
  • Arabuluculuk
  • Haberler
  • Makaleler
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Faaliyet Alanlarımız
    • AYM Bireysel Başvuru
    • AİHM Bireysel Başvuru
    • Aile Hukuku
    • Borçlar Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Gayrimenkul Hukuku
    • İdare Hukuku
    • İş Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Mülkiyet Hukuku
    • Sigorta ve Tazminat Hukuku
    • Sözleşmeler Hukuku
    • Ticaret ve Şirketler Hukuku
    • Tüketici Hukuku
    • Uluslararası Hukuk
    • Vergi Hukuku
  • Arabuluculuk
  • Haberler
  • Makaleler
  • İletişim
by kiratlihukuk
Makaleler22 Mart 20190 comments

Zincirleme Suç

ZİNCİRLEME SUÇ
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda müteselsil suç 80. maddede düzenlenmiştir.
Madde 80: “Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün birkaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar arttırılır.”
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda zincirleme suç 43. maddede düzenlenmiştir.
Madde 43: (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suç sayılır.
(2) aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fille işlenmesi durumunda da, 1. Fıkra hükmü uygulanır.
(3)Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde uygulanmaz.
Gerekçe: “Müteselsil suç” yerine zincirleme suç kavramı benimsenmiştir. Zincirleme suç halinde aynı suçun birden fazla işlenmesi söz konusudur. Ancak, bu suçlar aynı suç işleme kararı kapsamında işlenmektedirler, yani, bu suçlar arasına sübjektif bir bağ bulunmaktadır. Bu nedenle kişiye, bu suçların her birinden ayrı ayrı değil, bir ceza verilmekte ve fakat cezanın miktarı arttırılmaktadır. Ancak, bu durumda cezanın artırım oranları Tasarıya göre yükseltilmiştir.
Bir suçun aynı suç işleme kararı kapsamında olsa da değişik kişilere karşı birden fazla işlenmesi halinde, zincirleme suç hükümleri uygulanamaz. Buna göre, örneğin, bir otoparkta bulunan otomobillerin camları kırılarak radyo teyplerinin çalınması durumunda her bir kişiye ait otomobildeki hırsızlık, bağımsız bir suç olma özelliğini korur ve olayda cezaların içtimaı hükümleri uygulanır.
Maddenin ikinci fıkrasına, bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenen suçlarla ilgili sorumlulukla ilgili bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümle, uygulamamızda karşılaşılan tereddütlerin önüne geçilmek amaçlanmıştır. Örneğin, bir sözle birden fazla kişiye sövülmüş olması durumunda, her bir mağdur bakımından ayrı sövme suçları değil, bir sövme suçu oluşur. Ancak, bu durumda suçun ezası birinci fıkrada belirtilen oranlarda arttırılır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.

I. GENEL OLARAK
Zincirleme suç, tanım itibariyle, bir suçu işleme kararı çerçevesinde, aynı suçun aynı kişiye karşı değişik zamanlarda işlenmesidir.
Zincirleme suç tek bir suçu işlemek kastı ile hareket ederek, kanunun aynı hükmünün ihlaline vücut verebilecek hareketleri birden fazla, kural olarak da farklı zamanlarda ve aynı kişiye karşı ihlal etmiş olmak sebebiyle faile tek bir suçtan; ancak arttırılarak ceza verilmesine dair ceza hukuku müessesedir.
Birden çok suç işleyen kimsenin, işlediği suç sayısı kadar cezadan sorumlu olması ceza hukukunun temel kurallarından birisidir. Zincirleme suç, bu kuralın bir istisnasıdır. (1)
Günümüzde İtalya, Hollanda, İsveç, Türkiye gibi devletlerin ceza kanununda zincirleme suç düzenlenmişken, Avusturya, Macaristan, İspanya gibi devletlerin kanunlarında zincirleme suç müessesi düzenlenmemiş olup bu müesseseyi doktrin ve uygulamada kabul etmişlerdir.
Zincirleme suç kavramı ortaçağda glossatörler ve postglossatörlerin merhameti sonucu ortaya çıkmıştır.(2) Bu kararın amacı, aynı tip suçu birden çok işleyen failleri, kanunların öngördükleri şiddetli cezalardan korumaktır. İtalyan Hukukunda doğan bu müessese, özellikle üç hırsızlık suçunun cezasının ölüm olmasının doğurduğu aşırılıkları yumuşatmayı amaçlamıştır. Zanardelli Kanunu’na Toscana Kanunu 80. Maddesinden geçmiş olan bu kavram İtalyan hukukunda yerini almış ardından Türk hukuk sistemine girmiştir.(3)

   1.SANCAR, Türkan: “Yeni Türk Kanunu’nda Zincirleme Suç”, TBB Dergisi, S. 2007/70, s.246.

2.SOYASLAN, Doğan: Ceza Hukuku Genel Hükümler, 6. Baskı, Ankara, 2014, s.267.

3.SOYASLAN: s.267.


II. HUKUKİ NİTELİK

Zincirleme suçun hukuki niteliğini ortaya koyan farklı ayrımlar bulunmaktadır. Bu ayrımların birkaçı ise şu şekildedir:
A. Tek-Çok Suç Ayrımı:
1. Tek suç olduğuna dair görüşe göre; zincirleme suçta söz konusu suç tek bir suçtur. Zira aynı suç işleme kararındaki birlik ve aynı yasa hükmünün ihlal edilmesi bunu gösterir niteliktedir.
2. Çok suç olduğuna dair görüşe göre ise; zincirleme suçtaki söz konusu suçun gerçekte tek bir suç olduğu yani suçun tekliği bir varsayımdır, aslında birden çok suçun varlığına vücut verilmiştir. Zincirleme suç müessesinin nihai amacı, cezaların toplanarak çok ağır bir sonuca yol açmasının engellenmesidir. Suçlar arasındaki sübjektif bağ yasa koyucunun bu şekilde bir düzenleme yapmasını sonuçlamıştır. Doktrine Veli Özer Özbek bu ayrımı kabul etmiştir.(4)

4.ÖZBEK, Veli Özer: İzmir Şerhi Yeni Türk Ceza Kanunun Anlamı, 3. Baskı, Ankara, 2006, c.1 s.512.

B. Farazi Birlik-Gerçek Birlik Ayrımı:
1. Zincirleme suçun gerçek bir birlik olduğuna dair görüşe göre; Delitala’nın ve De Marsico’nun görüşü olan bu görüş nazarında, farklı suçların bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan zincirleme suç hiçbir şekilde parçalara ayrılamaz çünkü suç işleme kararı birden çok suçu ayrılmaz bir biçimde bir araya gerektirmiş ve her bir ihlal zincirleme suçun bir parçasını oluşturmuştur. (5) Yani; zincirleme suçu oluşturan fiiller arasında gerçekten bir birlik vardır. Bu birliğin birleştirici unsuru aynı suçu işleme istem ve tasavvurudur. Bu görüşü savunanların dayanak noktası ise, zincirleme suçun farazi bir birlik olduğunu ispat etmek için onun tarihçesine dayanmak doğru olmadığıdır. Günümüzde artık üç hırsızlık suçu işleyene ölüm cezası verilmemektedir. Buna rağmen zincirleme suçun mevcut olması zincirleme suçun sadece sanığın lehine hareket etmek düşüncesi ile izah edilemeyeceğini kanıtlar niteliktedir.(6)
2. Zincirleme suçun farazi bir birlik olduğuna dair görüşe göre ise; Maggiore’nin ortaya attığı bu görüş, zincirleme suçta bir yanda kanunun birden fazla ihlali yani birden fazla suç varken, bir yanda da bu suçların tümünü birleştiren, ortak bir unsur olarak ortaya çıkan suç işleme kararında birlik vardır. Birden fazla suçu birleştiren ve tek suç olarak nazara alınmasını sağlayan ise suç işleme kararında birliktir.(7) Zira kanun suç işleme kararında birlik unsuruna birleştirici bir etki tanımamış olsaydı, aynı kişi tarafından işlenmiş birden fazla suçun söz konusu olması halinde, cezaların içtimaı kurallarının uygulanması gerekirdi. Suçların tek bir cezaya tabi olacağından söz edilirken bunun hukuki bir faraziye olduğu kabul edilmektedir.(8)

  1. SANCAR, Türkan: Ceza Hukuku Genel Hükümler Uygulamalı Çalışmaları, 2. Baskı, Ankara 2015,s.386.
  2. İstanbul Barosu Staj Bitim Tezi, 2004, s.11.
  3. SANCAR: “Zincirleme Suç”, s. 248.
  4. SANCAR: Genel Hükümler, s.387.

Manzini’ye göre ise zincirleme suçun karakteri psikolojiktir. Bu suç farazi bir birlik teşkil eder. Bu birlik suç işleme tasavvurundaki birliktir. Tasavvur, bir suç işleme projesidir.(9)
Bu görüşü savunanların dayanağı ise zincirleme suçun tarihçesidir. Zincirleme suçun kabul edilmesinin nedeni, üç hırsızlık suçunu işleyen faili ölüm cezasından kurtarmak cezanın şiddetini hafifletmektir.(10) Doktrinde, Türkan SANCAR bu görüşü savunmaktadır.

  1. SOYASLAN: s.271.
  2. Staj Bitim Tezi, s.11.

III. ZİNCİRLEME SUÇUN UNSURLARI:
Zincirleme suçun 4 unsuru bulunmaktadır. Bu unsurlar; suç işleme kararında birlik, aynı suçun birden fazla işlenmesi, aynı suçun değişik zamanlarda işlenmesi ve suçun bir kişiye karşı işlenmiş olmasıdır.
A. Suç İşleme Kararında Birlik:
Kanun suç işleme kararında birliği gerekçede “suçlar arasında sübjektif bir bağ bulunması”(11) olarak tanımlamaktadır. Kanunun sübjektif bağ olarak nitelendirdiği şey birden çok suçu planlı, programlı bir şekilde işleme iradesidir. Sübjektif bağı nitelendiren bu plan kavramı, çok katı bir şekilde yorumlanmamalıdır. Bu kavramı suç faaliyetinin icrasında, davranışın şeklinin ve araçlarının ayrıntılı olarak programlanması olarak anlamlandırmak aşırılıktır. Bu şekildeki bir değerlendirme plan kavramının ve zincirleme suç müessesinin somut

gerçekliğin dışına çıkarmaya neden olur. Bu sebeple sübjektif şartın varlığı için; birden çok suç işleyerek bir amaca ulaşmaya ilişkin, genel bir karar ve başlangıç programı yeterlidir.(12)
İster ileri sürülsün isterse sürülmesin her somut olayda suç işleme kararının failde mevcut olup olmadığını yani işlenen suçlar arasında onları bir bütün kılan manevi bir bağ bulup bulunmadığını hâkim re’sen tespit edecektir.(13) Sübjektif şart, bir fiille diğer fiil arasına, faili planı esaslı şekilde değiştirmeye sevk eden nedenlerin girmesi halinde ortadan kalkar; bu her somut olayda ele alınması gereken bir husustur, kesin ölçütler konulamaz.(14)
Suç işleme kararında birlikten, kanunun aynı hükmünü birkaç defa ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyet yani failin önceden yapmış olduğu plan çerçevesinde aynı kanun normunu tek seferde ihlal etmek yerine, kısımlara ayırmak suretiyle ihlal etmesine yönelik genel niyeti suç işleme kararındaki birliği ifade eder.
Suç işleme kararındaki birlikten, suç işleme kastındaki birlik anlaşılmamalıdır çünkü zincirleme suçta tek kast yoktur, tek karar vardır. Zincirleme suçtaki her bir suçun manevi unsuru dolayısıyla kastı da farklıdır.(15)
Burada iki önemli husus vardır: Birincisi suçun faili çok kısa bir süre içerisinde de olsa yeni bir kasıtla bir suç işlerse, velev ki failin işlediği suç daha önceden işlediği suçun aynısı olsun, yine de zincirleme suçtan söz edilemez.
İkinci husus, eğer suçun faili zincirleme suç hükümleri kapsamında icra etmek istediği fiillerden bir kısmını icra edip bir kısmını icra edememişse bu durumda faile işlemeyi kast ettiği suçun tümüne teşebbüs sebebiyle tek bir fiilden değil zincirleme suç hükümleri dikkate alınarak arttırılmış ceza ile cezalandırılma şeklinde bir uygulama yapılacaktır.(16)

Bazı durumlar bir suç işleme kararının bulunup bulunmadığı konusunda hâkime yol gösterebilir.(17) Bu durumlar: suçların işleniş şekiller, suçların işlenme zamanları, suçların işlenen suçlardan biri veya birkaçı hakkında kovuşturma yapılması veya hüküm verilmesidir.
B. Aynı Suçun Birden Fazla Kez İşlenmesi:
Aynı suçun birden fazla kez işlenmesi kanunun aynı hükmünün birden çok kez ihlal edilmesidir. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suç sayılır.(18) Fiillerden bazıları farklı suçlar oluşturuyorsa, zincirleme suç hükümleri uygulanmayacak, fail işlediği suç sayısı kadar cezalandırılacaktır.(19)
“Aynı suç” ifadesinin anlamı geldiği saptanırken suçun basit şekli esas alınmalıdır, yani asıl cezalandırıcı norma bağlı normlar da aynı suç sayılacaktır. Böylece suçun ağırlaştırılmış ve hafifletilmiş şekilleri teşebbüs aşamasında kalan ve tamamlanan şekli ile aynı suçtur. TCK madde 43’teki düzenleme bu konuda bir tereddüde yer vermemektedir.(20) Aynı suçun işlenmesi yasanın aynı hükmünün ihlali demek değildir, burada kast edilen şey “aynı suç tipidir”. Aynı suç tipinin basit ve nitelikli halleri bakımından zincirleme suç oluşturması mümkündür.(21) Failin birden fazla fiiliyle kanunun aynı hükmünü ihlal etmiş olmasından kasıt her zaman kanunun aynı maddesini ihlal etmiş olmak anlamına gelmez. (22) Yani bu anlamda aynı suçun basit halini düzenleyen maddesi ile ağır halini düzenleyen maddesi, aynı suçu işleme kararı ile ve birden fazla ihlal edilmiş ise zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.

İhlalin tamamlanmış suç veya teşebbüs derecesinde kalmış suç olmasının önemi yoktur.(23) Örneğin çırağın ilk hırsızlık eylemi teşebbüs aşamasında kalsa fakat ikinci eylemiyle hedefine ulaşsa yani hırsızlık fiilini gerçekleştirse bile zincirleme suç oluşmuş sayılır.
C. Aynı Suçun Değişik Zamanlarda İşlenmesi:
Kanun zincirleme suçta çok suçun aynı zaman kesiti içinde işlenebileceğini kabul etmemiştir.(24) Zincirleme suçun olabilmesi için aynı suçun, birçok kez, değişik zamanlarda işlenmesi gerekmektedir. Suçların farklı zamanlarda işlenmesi sadece mağdurun aynı kişi olduğu durumlarda gerçekleşebilir.(25) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suçların farklı zamanlarda işlenmesini mutlak bir kural olarak düzenlemiştir ancak yasanın “değişik zamanlarda” ibaresini mutlak anlamamak ve zincirleme suç müessesinin ruhuna uygun olarak yorumlanmalıdır. Bu zaman aralığı kısa veya uzun olabilir. Ancak mühim olan suç işleme kararındaki birliktir. Zamanın uzun olması artık aynı suç işleme kararının olmadığına dair bir sinyal olabilir.(26) Nitekim Yargıtay; 5237 sayılı TCK’nın 43. Maddesinde, 765 sayılı TCK’nın 80.maddesinden farklı olarak “değişik zamanlarda” denilmesi karşısında aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmiş aynı zamanda tanığa suça konu senetlerin aynı alışveriş nedeniyle aynı anda verilip verilmediği husususun açıklattırılmasından sonra zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir.(27)

Yargıtay’ın görüşüne göre; suçların işlenme tarihleri arasında az veya çok bir zaman aralığı bulunması, suç mağdurlarının birden fazla olması halinde teselsülü reddetmek adalet ve hakkaniyete uygun bulunmayacaktır.(28)
Örneğin; bir kuyumcu çırağının çalıştığı dükkândaki altınları tek seferde almak yerine (yakalanacağı korkusu ile önceden verdiği karar doğrultusunda) azar azar alması halinde zincirleme suç oluşmaktadır. Bu durumda çırağa her bir suç için ayrı ayrı ceza verilmesi gerekirken 43. madde gereği faile tek ceza verilir. Ancak ceza bir miktar artırılır.

PARLAR, Ali/ HATİPOĞLU, Muzaffer: Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 5237 sayılı TCK’na Göre Suçlarda Teşebbüs- İştirak-İçtima ve Yaptırımlar, İstanbul 2005, s.275. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 02.02.1999 gün ve 1/333-1 sayılı kararında; somut olay, öğreti ve yargısal kararlardaki yukarıda değinilen görüşler doğrultusunda ele alınıp değerlendirildiğinde; sanıklar, bindikleri otomobili caddenin kenarına park ederek yakındaki dükkâna alışverişe giden müşterileri gördükten sonra, otomobilin açık bıraktıkları kapısından içeri girerek ön ve arka koltuklarda duran ve bulundukları yer itibariyle iki ayrı kişiye ait olduklarını bilmeleri gereken çantaları oradan almak suretiyle hırsızlık suçlarının işlemişlerdir. Olayın akışına ve dosya içeriğine göre, buldukları fırsattan yararlanarak, aynı ve yeni bir kararla gerçekleştirilen bu eylemler arasında sübjektif bir bağlantı, dolayısıyla aynı suç ileme kararı bulunmamaktadır. Önceden yapılmış bir plan ve mağdurların çantalarından hırsızlık yapılacağına dair genel bir niyet, bir suç işleme kararı belirlenmediğinden olayda, teselsül hükümleri uygulanamaz. Hırsızlık suçlarının tamamlanmış olması karşısında, suçun teşebbüs aşamasında kalmasını istememeleri de nazara alındığına her iki sanığın tamamlanmış suça iştirakten sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün teselsül hükmünün uygulanmış olması nedeniyle bozulmasına karar verilmelidi

12. SANCAR: Genel Hükümler, s.390.

13. HAFIZOĞULLARI, Zeki/ ÖZEN, Muharrem: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, Ankara 2015, s. 362.

14. SANCAR: Genel Hükümler, s.390.

15. DÖNMEZER, Sulhi/ERMAN, Sahir: Nazari Ve Tatbiki Ceza Hukuku, 1. Baskı, İstanbul, c.1, s.3.

16. KESKİNSOY, Ömer: “Yeni Ceza Kanunu’nun Müteselsil Suçla Alakalı Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, TBB Dergisi, S. 2005/61, s.342.

17. SANCAR: “Zincirleme Suç”, s. 255.

18. HAFIZOĞULLARI/ ÖZEN: s.362.

19. KOCA, Mahmut / ÜZÜLMEZ, İlhan: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, Ankara, 2015, s.461.

20. SANCAR: Genel Hükümler, s.389.

21. ÖZBEK: s. 512.

22. ARSLAN, Çetin / AZİZAĞAOĞLU, Bahattin: Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, 1. Baskı, Ankara, s. 179.

23. HAFIZOĞULLARI / ÖZEN: s. 363.

24. HAFIZOĞULLARI / ÖZEN: s. 363.

25. SANCAR: Genel Hükümler, s.389.

26.ÖZBEK: s. 513-514.

27. Yargıtay Kararı 2015/5292 E., 2016/2973 K.

28. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 8.7.2003 gün ve 2003/189-2003/207 sayılı kararı, 1.6.1999 gün ve 1999/122-1999/145 sayılı kararı, 23.2.1999 gün ve 1999/15-1999/27 sayılı kararı, 2.2.1999 gün ve 1999/333-1999/1 sayılı kararı, 13.10.1998 gün ve 1998/205-304 sayılı kararı.

D. Suçun Bir Kişiye Karşı İşlenmesi:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43. Maddesinin ilk fıkrasında ifade edildiği üzere kanunun aynı hükmünün farklı zamanlardaki ihlali aynı kişiye karşı olmalıdır. Kanundaki bu açık ifade nedeniyle, artık aynı suçu işleme kararı ile ve kanunun aynı hüküm farklı zamanlarda ama farklı kişilere karşı ihlal edilmiş ise zincirleme suçtan söz edilemeyecektir.(29) Yani, zincirleme suç müessesinden bahsedebilmek için değişik zamanlarda aynı suçun aynı kişiye karşı birden fazla işlenmiş olması gereklidir. Eğer farklı kişilere karşı suç işlenmiş olursa mesela, bir otoparkta bulunan otomobillerin teypleri çalınmışsa, burada suç birden fazla kişiye karşı işlendiğinden, aynı suçu işleme kararı olsa bile zincirleme suç hükümleri uygulanamaz. Aynı şekilde, failin bir gecede aynı mahalledeki başka kişilere ait birkaç eve girip hırsızlık yapması durumunda aynı kişiye yönelik olma koşulu gerçekleşmediğinden zincirleme suç hükümleri uygulanamayacaktır. Buna karşılık, aynı suç işleme kararına dayanan ve aynı kişiye yönelik olarak değişik zamanlarda gerçekleştirilen fiiller zincirleme suç hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.(30)

Aşağıdaki Yüksek Mahkeme kararları, aynı mağdura karşı işlenen zincirleme suçlarla ilgili örneklerdir:
Müteaddit suçların yasanın aynı hükmünü ihlal etmesi, aynı maddenin ihlali anlamında değildir. Değişik ağırlıkta olsa dahi aynı suçun işlenmesi, örneğin basit ve ağırlaştırılmış hırsızlık suçlarının işlenmesi yasanın aynı hükmünü ihlal niteliğindedir. Sanık şikâyetçinin evinde bulunduğunu bildiği değerli şeyleri çalmaya karar vermiştir. Bir evde çalışıyor olma sıfat ve olanağını kullanarak ilk hırsızlık suçunu işlemiş, bilahare işten ayrılmıştır. Evde değerli eşyalar, mücevherler olduğunu bildiği için önceden verilen aynı suçu işleme kararına dayanarak 25 gün sonra ikinci kez eve girerek ikinci suçu işlemiştir. Böylece sanığın evde bulunduğunu bildiği değerli eşyaları almak için verdiği suç işleme kararı ile hareket etmesi ve aradan uzunca bir sürenin geçmemesi, 25 günlük sürenin uzun bir zaman fasılası kabul edilemeyeceği nazara alınmalıdır.(31)
Keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda suça konu alanda bulunan ağaçların kesim tarihinin 1999 ve 2000 yılı olarak belirtilmesine göre açmanın aynı günde mi yoksa farklı tarihlerde peyderpey yapılıp yapılmadığı bilirkişiye açıklattırılarak: sanığın eyleminin ayrı ayrı açma suçlarını oluşturup oluşturmadığı, TCK’nın 80. Maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı veya açma suçu dışında ayrıca ağaç kesme suçunun oluşup oluşmadığı belirlendikten sonra sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.(32)
Sanığın aynı suç işleme kararıyla işyerinde iki kez kaçak elektrik tükettiğinin 6.8.2001 ve 29.12.2001 tarihli tutanaklarla saptanmış bulunması suça konu sayacın tutanak tarihlerinden önce mühürlü olduğu katılan kurum tarafından bildirilmiş ve aksine bir kanıt sunulmamış olması karşısında; eylemlerinin TCK’nın 492/2,

80.maddelerine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden TCK’nın 49/1 ilk maddesi ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.(33)
İki hırsızlık eylemi arasında dokuz aydan fazla sürenin geçtiği gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 71.maddesi yerine, aynı yasanın 80.maddesi ile uygulama yapılması bozmayı gerektirmiştir.(34)
Oluşa, dosya içeriğine ve mevcut kanıtlara göre, suçun 15-20 gün içinde dört kez işlendiğinin anlaşılmış olması karşısında TCK’nın 80.maddesinin uygulanmaması bozmayı gerektirmiştir.(35)
İki ayrı tutanağa dayanılarak kamu davası açıldığı ve sanığın yüklenen suçun teselsülen işlediği anlaşıldığı halde, TCK’nın 80.maddesinin uygulanmaması yasaya aykırıdır.(36)
Sanığın, katılanın evine iki defa girip geceleri burada kalarak bir kısım eşyasını çalması yanında elektrik sobasını çalıştırıp elektrik tüketimi yapmak biçiminde oluşan eyleminin TCK’nın 492/1 ve 80. maddelerine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde iki ayrı suçtan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.(37)
Kanun suçun bir kişiye karşı işlenmesini şart koşarken, zincirleme suçun sadece mağduru belli, muayyen suçlar bakımından mümkün olduğunu kabul etmiş bulunmakta çok mağdurlu suçları ve mağduru gayri muayyen suçları zincirleme suç kapsamından çıkarmıştır.(38)

5377 sayılı kanunla 43. Maddenin 1. Fıkrasının sonuna bir cümle eklenmiş ve “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra uygulanır.” şeklinde bir düzenleme getirilmiştir. Gerekçede de hukuk uygulayıcılarında oluşan tereddüdü gidermek üzere bu cümlenin eklendiği ifade edilerek “rüşvet ve çevrenin kirletilmesi gibi, toplumu oluşturan herkesin mağdur olduğu suçlarda, muayyen bir kişi mağdur olmadığına göre zincirleme suç hükümlerini öncelikle uygulamak gerekir” denilmiştir.(39)
Suçun mağdurunun belli bir kişi değil, toplumu oluşturan herkesin olduğu hallerde de zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.
1) Mağduru Belli Bir Kişi Olmayan Suçlar
5377 sayılı kanunla eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlara da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü doktrinde tartışmalara yol açmıştır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlar ifadesi ile gerçekten teknik anlamda mağduru gayrimuayyen suçlar mı kast edilmiştir, yoksa örneğin harekette olduğu gibi, mağduru muayyen, ama işleniş biçimi olarak fiilin hedefinin birçok kişinin olması mı kast edilmiştir bu belli değildir.(40)
765 sayılı Eski Türk Ceza Kanununda mağdurun aynı kişi olması şartı bulunmamakla birlikte, uygulamada bazen farklılıklar yaşanmıştır. İlk olarak 1929 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı (41) ile kişilere karşı işlenen suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağına karar verilmiştir. Sonra ise mağdurların farklı olmasının suç işleme kararındaki birliği ortadan kaldıracağına yönelik olarak içtihatlar ortaya çıkmıştır.(42) Bu kararlar Türk hukuk doktrininde kabul görülmemiş ve eleştirilmiştir.

Günümüzde bu hüküm tamamen değiştirilerek mağdurun aynı kişi olması şartı getirilmiştir. Diğer bir deyişle, kişi bakımından zincirleme suç 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’na göre aşırı şekilde sınırlandırılmıştır.
Suçun mağdurunun belli bir kişi değil, toplumu oluşturan herkesin olduğu hallerde de zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.
2) Aynı Suçun Birden Çok Kişiye “Tek Bir Fiille” İşlenmesi:
Kanun 43/2 maddesi hükmünde, aynı suçun birden çok kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi halini zincirleme suç saymıştır. Bu hükme göre aynı suç tek bir fiille birden çok kişiye karşı işlenmelidir. Burada hükmü vurgulayan özellik fiilin tekliği, mağdurun çokluğudur. Mağdurun aynı kişi olmaması halinde zincirleme suçu kabul etmeyen kanun, fiil tek ise, mağdur kişilerin farklı olmasına bakmadan, birden çok suçu zincirleme suç saymıştır. Buradaki tek fiilin tek davranış olarak kabul edilmesi gerekir.(43) Kanun burada artık bir suçu işleme kararında birlik unsurunu aramamıştır. Bir fiille birden çok kişiye karşı aynı suç işlenmişse, bu, kanundan ötürü zincirleme suç sayılmaktadır. Öte yandan failin tek fiille işlediği birden çok mağdurunun kim veya kimler olduğunu bilinmemesi halinde sorunun nasıl çözülebileceği bilinmemektedir.(44)
764 Sayılı Türk Ceza Kanununda hakaret ya da sövme suçlarında tek bir hareket ya da sövme teşkil eden sözün ya da hareketin birden fazla kişiye karşı işlenmesi durumunda mağdur sayısınca suç işlendiği ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmekteydi. Bu ise adaletsiz sonuçlar doğurmaktaydı. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu bu tartışmayı sona erdirmiştir. (45) Bu düzenlemeyle örneğin; tek bir sözle birden çok kişiye hakaret edilmesi durumunda, her bir mağdur

bakımından ayrı hakaret suçları değil, tek bir hakaret suçu oluşacaktır. Ancak bu durumda faile verilecek suçun cezası 43/1.fıkrada belirtilen oranlarda arttırılacaktır.(46)
Doktrindeki bir başka tartışma ise; hükmün, aynı neviden fikri içtima kuralı olarak 44.maddede düzenlenmesi kanun tekniği ve sistematiği bakımından daha uygun olacağı yönündedir.(47)
Yani özetle; Türk Ceza Kanunu 43/2’nin uygulanma koşulları şunlardır; aynı suçun tek bir fiille işlenmesi, aynı suç işleme kararı ve birden fazla mağdurun bulunmasıdır.(48)

  1. KESKİNSOY: s. 343.
  2. PARLAR/HATİPOĞLU: s.265.
  3. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.2.1994 gün ve 1994/34-1994/59 sayılı kararı.
  4. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 23.3.005 gün ve 2004/7124-2005/1951 sayılı kararı.
  5. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 28.2.2005 gün ve 2003/12232-005/1906 sayılı kararı.
  6. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 24.1.2005 gün ve 2003/14932-2005/173 sayılı kararı.
  7. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 24.1.2005 gün ve 2003/13971-2005/108 sayılı kararı.
  8. Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.12.2004 gün ve 2003/9138-2004/10222 sayılı kararı.
  9. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 16.3.2004 gün ve 2002/23685-2004/2946 sayılı kararı.
  10. HAFIZOĞULLARI / ÖZEN: s.363.
  11. SANCAR: “Zincirleme Suç”, s. 256.
  12. HAFIZOĞULLARI / ÖZEN: s.364.
  13. Yargıtay’ın 1929 tarihli 26/10 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
  14. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 27.03.1995 – E.8/58 – K.86
  15. TOROSLU, Nevzat/TOROSLU, Haluk: Ceza Hukuku Genel Kısım, 22. Baskı, Ankara, 2016 s.234.
  16. HAFIZOĞULLARI / ÖZEN: s.365.
  17. ÖZBEK: s.518.
  18. PARLAR / HATİPOĞLU: s.268.
  19. PARLAR / HATİPOĞLU: s. 268.
  20. ÖZBEK: s. 518.

IV. ZİNCİRLEME SUÇUN KAPSAMI DIŞINDA BIRAKILAN SUÇLAR:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43. maddesinin 3. Fıkrasına göre “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.”. Aslında teorik olarak, bu sayılan suçlar arasında zincirleme suç ilişkisinin kurulması tabii ki mümkündür, ancak kanun koyucu bu suçları daha ağır bir biçimde cezalandırmak istemiştir.
5237 sayılı kanunda “ cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı” suçları da zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar arasında düzenlenmişken, 5377 sayılı kanunla bu suçlar 43. Maddenin 3. Fıkrasında çıkarılmıştır. Buna gerekçe olarak da şu husus dile getirilmiştir: “Cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlarının aynı kişiye karşı müteaddit defa işlenmesi halinde, gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki düzenleme, başta Yargıtay olmak üzere hâkim ve savcılarda ispat sorunu ve ölçüsüz ceza miktarlarının ortaya çıkması bakımından, ciddi endişelere neden olmuştur.” Bu endişeleri gidermek amacıyla söz konusu suçlar madde metninden çıkarılmış ve bu suçlar bakımından da zincirleme suç

hükümlerinin uygulanması mümkün hale gelmiştir.(49) Maddenin değişiklikle ilgili gerekçesinde; cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlarının aynı kişiye karşı müteaddit defa işlenmesi halinde gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki düzenlemenin, başta Yargıtay olmak üzere hâkim ve savcılarda ispat sorunu ve ölçüsüz ceza miktarlarının ortaya çıkması bakımından ciddi endişelere neden olması üzerine, bu endişeleri gidermek amacıyla, maddenin 3.fıkrasında yer alan “cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı” ibaresinin metinden çıkarıldığı açıklanmıştır. (50)
Bu sınırlandırmalar kanun koyucunun keyfi davrandığına işaret etmektedir. Çünkü getirilen bu istisnai durumların kurumsal bir temeli bulunmamaktadır. Örneğin; işkence suçu (TCK madde 94) kapsam dışında bırakılırken benzer suçlar teşkil etmesine ve aynı yerde yer almasına rağmen eziyet suçu (TCK madde 96) aynı işleme tabii tutulmamıştır. Aynı şekilde yağma (TCK madde 148) kapsam dışı bırakılırken “Malvarlığına Karşı Suçlar” ile aynı hukuki konuya sahip olan hırsızlık (TCK madde 141), dolandırıcılık (TCK madde 157) suçlarının zincirleme suçta istisna teşkil etmemesi anlaşılamamaktadır. (51)
Yine bir Yargıtay kararına göre; sanığın, yakınanların mesken olarak kullandıkları yere gece vakti girdiği ve yataklarından kaldırıp bıçak çekerek önce para vermelerini istediği, yakınanların reddetmeleri üzerine aynı odada ve aynı yerde bulunan her bir yakınanın pantolonlarından para almak biçiminde oluşan eylemi yakınan sayısınca 3 ayrı yağma suçunu oluşturur.(52)

  1. SANCAR: “Zincirleme Suç”, s. 257.
  2. NOYAN, Erdal: Ceza Davası, 2.Baskı, Ankara, 2007, s.129.
  3. HAFIZOĞULLARI/ ÖZEN: s. 365.
  4. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 30.9.2003 gün ve 2003/4610-2003/6179 sayılı kararı.

V. ZİNCİRLEME SUÇ BULUNMAYAN BAZI HALLER:
Hareketin teselsül etmesinin aranması suçun niteliğinin bir gereği ise birden çok değil, tek suç vardır.
Tek borç için bir kişiye karşı iki ayrı tarihli karşılıksız çeki aynı anda düzenleyip vermek suretiyle dolandırması halinde zincirleme suç sayılmaz.
İki sanığın iki jandarma erine aynı anda aktif mukavemet göstermesi halinde zincirleme suç sayılmaz.
Bir suçun diğerinin unsuru ya da ağırlatıcı nedeni olduğu hallerde zincirleme suç değil, bileşik suç vardır.
Seçimlik hareketli suçlarda, hareketlerin birden fazlasının yapılması o suçu zincirleme suç haline getirmez. Zira bu suçun bir niteliğidir.
Suçlardan biri affa uğramış veya şikâyete bağlı olup şikâyet yapılmamış ya da geri alınmış ise zincirleme suç kapsamında bulunmaz.(53)

  1. ÖZBEK: s. 513.

VI. ZİNCİRLEME SUÇUN BENZER MÜESSESELERDEN FARKI:
A. Mütemadi suçtan farkı; zincirleme suçta birden fazla suç işlenirken mütemadi suçta tek bir suç işlenir ancak sonucu belli bir süre devam eder.
B. İtiyadı suçtan farkı; itiyadı suç için suçların tekrarlanması şartı aranırken zincirleme suçta her suç birbirinden bağımsızdır.
C. Tekerrürden farkı; hüküm kesinleştikten sonra aynı ya da farklı yeni bir suç işlenirse zincirleme suç değil tekerrür söz konusu olur.(54)

54. ÖZBEK: s. 511.

VII. ZİNCİRLEME SUÇUN BENİMSENMİŞ OLMASININ SONUÇLARI
Kanunda kabul edilmiş olmasının en temel sonucu, suçun failine gerçekleşmesine sebebiyet verdiği suç sayısınca fiilden ceza vermek yerine, fail için bir ceza hükmedilir, ancak bu ceza kanunda belirtilen oranlar dâhilinde arttırılarak verilir. Örneğin; suçun faili olan Şevval, suçun mağduru olan İdil’i gün aşırı olarak 10 gün olmak suretiyle okulda her gördüğünde dövmüştür. Bu durumda suçun faili Şevval’e gerçekleşmesine sebebiyet verdiği sayıda müessir fiilden ceza vermek yerine tek bir ceza verilecektir. Ancak işlediği suçun cezası 4te 1 ila 4te 3 oranları dâhilinde arttırılacaktır.
Failin bir fiil ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği suçlardan birisi şikâyete tabii ise, o suç için şikâyet gerçekleşmediği müddetçe yine zincirleme suç hükümleri uygulanmayacak, bunun yerine sadece resen takip edilen suçtan faile ceza verilecektir.(55) Örneğin; suçun faili aynı mağdura karşı 1. Gün adam yaralama suçunun basit haline vücut verecek tarzda bir suç işledi(TCK 88/1). Aradan 1 ay geçtikten sonra aynı suçun devamı kararı bağlamında yine aynı mağduru yaralaması sonucu, mağdur uzuvlarında birinin tatiline sebebiyet verdi(TCK 87/II-b).
Şikâyete tabii olan suç için şikâyet gerçekleşmemiş ise fail hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanarak ceza artırımı yapılamayacaktır. Çünkü şikâyete tabii suçlarda şikâyet dava şartıdır. Dava olamadan yargılama, yargılama olmadan da ceza olmaz.
Zincirleme suç kapsamındaki suçlardan birinin genel af ile suç olmaktan çıkarılmış olması(56) ya da kanunda artık suç sayılmaması hali söz konusu ise,(57) yine faile zincirleme suç hükümlerinin dikkate alarak ceza vermek söz konusu olamayacaktır. Bunun yerine aile sebebiyet vermiş olduğu tek suçtan ceza verilecektir. Örneğin; bir kimse rakip takıma zarar vermek için ilk önce kulüp binasının camlarını kırmış, aradan 3 ay geçtikten sonra da kulüp binasını yakmıştır. Aradaki 3 aylık sürenin 2. Ayında başkasının malına zarar verme şeklindeki suçlardan miktar esası dikkate alınarak, failin işlediği ilk suçu kapsar tarzda genel af çıkarılmıştır. Bu halde de genel af yolu ile bütün hüküm ve sonuçları ortadan kalkmış olan ilk fiil, her ne kadar 2. Bir kastı kapsamında işlenmiş bir fiil olsa da zincirleme suç hükümleri dikkate alınarak ceza artırımı yapılamayacaktır.(58)

  1. ARTUK, Mehmet Emin / GÖKÇEN, Ahmet/ YENİDÜNYA, Caner: Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2002, s. 871; İÇEL, Kayıhan: Suçların İçtimaı, İÜHF Yayınları, İstanbul 1972, s.135.
  2. SOYASLAN: s. 240.
  3. KESKİNSOY: s.348.

 

VIII. 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNDAKİ DÜZENLEME:
765 Sayılı Türk Ceza Kanununda madde 80’de düzenlenmiş olan müteselsil suç 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 43. Maddesinde zincirleme suç başlığı adı altında düzenlenmiştir.
5237 Sayılı Ceza Kanunu’nun zincirleme suçu düzenleyen 43. Maddesi müteselsil suç müessesini mantığından saptıran hükümler ihtiva etmektedir. Müessese ile alakalı 43. Madde bu hali ile karmaşık hükümler içermektedir.
43. maddedeki karmaşık yapan düzenlemeleri kısaca açıklamak gerekirse:
Zincirleme suçun temel şekli kanunda “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Oysa farklı kişilere karşı da aynı suçu işleme kararı altında hareket edilerek suç işlenildiğinde de zincirleme suç hükümlerini uygulanır. (59)

  1. HAMZAOĞULLARI, Adnan / İZGÜ, Reşit Orhan / GÜLPINAR, Cenap: İçtihatlı, Notlu, Karşılaştırmalı Ceza ve Ceza Usul Kanunları, Ankara, 1984, s.47; SAVAŞ, Vural / MOLLAMAHMUTOĞULLARI, Sadık: Türk Ceza Kanunu Yorumu, c.1, s.1425-1482, Ankara, 1998; YAŞAR, Osman: İçtihatlı Türk Ceza Kanunu, s.253-259, Ankara, 2001;BAKICI, Sedat: Notlu-İçtihatlı TCK, CMUK, CİK, s.94-97, Ankara 2003.

Bu konuda Yargıtay’ın ilgili kararları mevcuttur.(60)
Yine 1. Fıkranın son cümlesindeki bir ifadeye göre; “Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır.” Ancak bir suçun temel şekli ile daha ağır cezayı gerektiren nitelikli şeklinin her ne kadar müteselsil suç açısından aynı suç sayılsa da, birden fazla ve farklı zamanlarda ihlal edilmiş olmasının zincirleme suç olarak değerlendirilemez.
Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da müteselsil suç hükümlerinin uygulanacağı maddede düzenlenmiştir. Ancak bu fıkraya da istisna getirilmiştir.
Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz şeklindeki bir düzenleme ile bir fiil ile de olsa birden fazla sonucun doğmasına yönelik suçlar için müteselsil suç hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilmiştir.
Bir diğer karışıklık düzenlemeye “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” Şeklindeki cümlenin eklenilmesi ile oluşmuştur. Yani artık mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da zincirleme suç hükümleri kapsamında ceza artırımı yapılacaktır. Eklenilen bu son hüküm ile 43.maddenin 3. fıkrasında sayılan kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bir fiil ile birden fazla kimseye karşı ihlal edilmesi halinde müteselsil suç hükümlerinin uygulanmayacağı yönündeki fıkrada çelişkili değerlendirmelere ve uygulamalara yol açılabilecek tarzdadır.(61)

  1. Yargıtay 11. Caza Dairesi, 08.11.2000 gün ve 4808-4968 sayılı kararında; aynı mevkide birlikte otlayan hayvanları çaldığı kabul edilen sanığın, bu hayvanların ayrı ayrı kişilere ait olduğunu bildiğinin anlaşılması halinde her müşteki açısından ayrı suç-aksi halde eylemin tek suç oluşturacağı gözetilmeden ve önceki bozma ilamında belirtildiği üzere sanığın hayvanları ayrı kişilere ait olduğunu bildiğine dair deliller karar yerinde gösterilip tartışılmadan olayda uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 80. Maddesi ile cezanın arttırılmasına karar verilmiştir.
  2. KESKİNSOY: s. 348.

IX. 765 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU 80. MADDE İLE 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU 43. MADDE ARASINDAKİ FARKLAR:

A. Eski Türk Ceza Kanunu 80. Madde başlığı müteselsil suçlardır. Yeni Türk Ceza Kanunu oluşturulurken birçok kavramın Türkçe karşılığı bulunarak metinlerin daha anlaşılır olması sağlanmak istendiği için madde başlığı zincirleme suç olarak düzenlenmiştir.

B. Yeni Türk Ceza Kanunun 1.fıkrasında “bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” ibaresi kullanılmakla, suç işleme kararındaki birliğin sadece aynı kişiye yönelik olabileceği kabul edilmiştir. Yeni düzenleme ile farklı kişilere karşı işlenen suçlar aynı suç işleme kararı ile işlenmiş olsalar bile zincirleme suç hükümleri bunlara uygulanamayacaktır.

C. 1. Fıkrada cezaların ne kadar arttırılacağı yeniden düzenlenmiş ve arttırılacak ceza Eski Türk Ceza Kanununda “6da 1den yarıya kadar” iken yeni Türk Ceza Kanununda “4te 1den 4te 3üne kadar” olarak belirlenmiştir.

D. Kanunun 1. fıkrasına getirilen bir diğer yeni düzenleme “bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikle şekilleri, aynı suç sayılır” ibaresidir. Eski Türk Ceza Kanununda böyle bir düzenleme bulunmamaktadır.
E. Maddenin 2.fıkrasında “aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da” zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağına yer verilmiştir. Eski Türk Ceza Kanunun yürürlükte olduğu dönemde doktrinde bu düzenlemenin aksi görüşleri mevcuttu ve Yargıtay böyle durumlarda birden fazla suçun oluştuğuna hükmediyordu yeni düzenleme ile artık örneğin aynı anda birden fazla kişinin tehdit edilmesinde de zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.(62)

F. Yeni Türk Ceza Kanununun 3. Fıkrasında istisnalar sayılmıştır. Buna göre kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanamayacaktır, her suç bağımsızlığını koruyacak içtimaının genel hükümleri uygulanacaktır. Eski Türk Ceza Kanununda böyle bir istisna suç düzenlemesi mevcut değildir. (63)

 

  1. Yargıtay 2. Ceza Dairesi 25.9.2003 gün ve 4189-10474 sayılı kararında; sanığın sövme suçundan dolayı getirildiği polis karakolunda barıştırılma girişimleri sırasında davacıya “şerefsiz” diyerek tekrar sövdüğü, tanıklar Lütfi Tümtürk ve Sait Gökselin beyanları ile sabit olduğu halde sanık hakkında TCK’nın 80. Maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılmaması gerektiği kararına varmıştır.
  2. Staj Bitim Tezi: s. 38-39.

Yazar: İdil Kavuşan

Tags:
fikri içtima zincirleme suç
Share
İtirazın İptaliÖnceki
Bozuk Telefon İadesiSonraki
logo

Uzmanlık Alanlarımız

  • Arabuluculuk
  • AİHM Bireysel Başvuru
  • İş Hukuku

Menü

  • Hakkımızda
  • Faaliyet Alanlarımız
  • İletişim

İletişim Bilgileri

Platin Tower İş Merkezi

13. Kat No: 49 Söğütözü / ANKARA

E-Posta: info@kiratlihukuk.com

Telefon: 0(312) 433 8802 – 433 8825

Kıratlı Hukuk 2019 Tüm Hakları Saklıdır.